Archive for Kasım, 2010

Wikileaks’in Aynasında Türkiye’nin Düzeni

Wikileaks’in Aynasında Türkiye’nin Düzeni

30 Kasım 2010 at 14:58

Ertuğrul Kürkçü Bu belgeler, ABD hegemonyası altındaki uluslararası sistemin bayağı bir ikiyüzlülük, karşılıklı güvensizlik ve birbirinin dibini oymaya dayalı hesaplar üzerinden yürüdüğü konusunda toplumsal ve politik muhalefetin, antimilitarist ve demokratik güçlerin ileri sürdükleri görüşleri sonuna kadar doğruluyor.

Pinokyo’nun Son Macerası: İstanbul Barosu Başkanlığı

Pinokyo’nun Son Macerası: İstanbul Barosu Başkanlığı

17 Kasım 2010 at 15:02

Ertuğrul Kürkçü İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, Lozan antlaşmasının “Türkiye’de yaşayan herkes”e tanıdığı mahkeme önünde “kendi dillerini sözel olarak kullanma” hakkının Kürtler için geçerli olmadığını ileri sürerek yalnızca “hilafı hakikat beyan”da bulunmakla kalmıyor. Meslek ahlakını da çiğniyor.

“Devrim” CHP’yi aşar!

“Devrim” CHP’yi aşar!

15 Kasım 2010 at 15:06

Ertuğrul Kürkçü Piyasa bütün dünyada ve Türkiye’de kapitalizm öncesi sömürü biçimlerine dönerken, ezilen kitlelere kurtuluş seçeneği olarak piyasayı gösteren bir “devrimcilik” yalnızca beyhude olmakla kalmaz. Üstüne üstlük bu “devrim”in boşa çıkışının kaçınılmaz bir hayal kırıklığına düşüreceği mülksüz ve umutsuz kitlelerin hızla faşizme meyletmeleri için lazım gelen verimli toprağı da hazırlamışRead More

AKP “Atatürk Tabusu”nu Sürdürmezlik Edebilir mi?

AKP “Atatürk Tabusu”nu Sürdürmezlik Edebilir mi?

10 Kasım 2010 at 15:52

Ertuğrul Kürkçü AKP’nin “Atatürk Tabusu”nu sürdürmesi Atatürkçüler’e “takıyye” gibi görünse de bu paradoksal durum doğrudan doğruya Kemalist devrimin en büyük zaafıyla, onu doğduğu an muhafazakârlığın ve gericiliğin kucağına iten şeyle bağlı: Bütün modernleşme iddialarına karşın rejimin büyük toprak mülkiyetinin muhafazası ve ticaret erbabıyla dayanışmayı dayatan geleneksel sınıfsal ittifak temeli.

Referandumdan Sonra…

02 Kasım 2010 at 16:21

Ertuğrul Kürkçü Sosyalizmin yeniden kuruluşunun imkânlarıyla buluşmak, hatta “sosyalizmi yeniden tanımlamak” için bile mevcut “sağ-sol” ikiliğinin ötesine, kapitalizmin hegemonya alanın dışına kurulan bir pratik faaliyet gerekiyor. Üçüncü bir kutbun değerini idrak için “boykot” sürecinin toplumsal muhalefete kazandırdığı momentumu bir kez daha düşünmekte yarar var.