HDP Heyeti Suruç’ta

HDP ve diğer sol parti temsilcilerinden oluşan heyet  DBP Suruç İlçe Örgütü’nü ziyaret ettikten sonra Elîzêr Köyü’ne geçerek direniş nöbetinde bulunan yurttaşlar ile buluştu.

surucHDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, ÖDP Eş Genel Başkanı Bilge Seçkin Çetinkaya, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy, SYKP Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz, EMEP Genel Başkanı Selma Gurkan, EMEP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Sözcüsü Sevil Turan, Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi’nden Perihan Koca, Mithat Can Türetken, Kayahan Nar, Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut, Funda Gezmiş, Türkiye Gerçeği Koordinasyonu’ndan Bülent Parmaksız, HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Saruhan Oluç, İsmail Şengül, Ali Ürküt, Meral Danış Beştaş, HDP PM Üyesi Cafer Koluman, Mehmet Tarhan, Macide Ekmen, Gülay Koca, Ferhat Tarhan, Mehmet Soymaz, HDK Kadın Meclisi ve Koordinasyonu’ndan Benazil Coşkun, HDP’li Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü, SYKP MYK Üyeleri Canan Yüce, Tülay Hakimoğulları’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi önce DBP Suruç İlçe Örgütü’nü ziyaret ettikten sonra Elîzêr Köyü’ne geçerek direniş nöbetinde bulunan yurttaşlar ile buluştu.

Heyeti karşılayan DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek kısa bir açıklama yaptı. Yüksek, siyasi parti ve örgüt temsilcilerine hoş geldiniz diyerek, “Kürt halkı, Kürdistan halklarının geleceği tehdit altında. Aynı zamanda Türkiye toplumunun da geleceğinin tehdit altında olduğunu görmemizi gerektiren bir husus. Saldırı altında olan aynı zamanda değerlerdir, orada oluşturulmaya çalışılan özgür bir toplum değeridir. Dolayısıyla IŞİD’in saldırıları aynı zamanda büyütülmeye çalışılan eşitlik özgürlük değerlerinedir. Bu nedenle bütün toplumun sahiplenmesi ve birlikte mücadele etmesi gereken bir durumdur. Bu nedenle arkadaşlarımız gelmiş bulunuyorlar. Biz birlikte mücadele ederek, Kobanêyî sahiplenerek ortak bir gelecek yaratacağımıza inanıyoruz” dedi.

Daha sonra konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, İstanbul’dan 35 araçla yola çıktıklarını belirterek, “Suruç’taki özgürlük barış ve kardeşlik nöbetini devralmak için yollara döküldüler. Biz bu yolun sadece Kürt halkı ile dayanışmak için olmadığını biliyoruz. Bugün Kobanê direnişini sahiplenmek bütün Türkiye halklarının da kendilerine dayatılan sınırlara hücum etmesi demektir. Bütün bölge halkların inançların mezheplerin hapishanesi haline getirilmeye çalışılıyor. Bu duvarları örmek için kanlı savaşlar başlatıyorlar. Barbarlıkları ve vahşi yöntemleri yeniden hortlatıyorlar. Sömürü uğruna bunu yapıyorlar. Bizler bütün Türkiye halklarının birleşik bir şekilde vahşi saldırganlığa karşı durmasının ve birleşik mücadele sürdürmesinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin batısında bu gerçeklikten koparılmaya çalışılan halkımız da eminiz ki bu yalanları aşacak ve bu sınırları geçecek.”

Nöbeti devralmak için geldiklerini söyleyen Yüksekdağ, sınırın öte tarafında 500 metre arkalarında bir tarih yazıldığını kaydetti. Yüksekdağ sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tarihi direnenler yazıyor. YPG’nin, Kürt halkının ve Rojavayı oluşturan bütün halkların savaşçıları dünyada eşibenzeri az görülen çok kahramanca bir direniş sergiliyor. Bu direniş sadece özgürlüğün, barışın, adaletin, kardeşliğin direnişi değil aynı zamanda Mezopotamya’da halklarımızın yaşam direnişidir. Egemen güçler Mezopotamya’da yaşamı kurutmaya çalışıyorlar. Kobanê’deki direniş yaşamı ve insanı savunma direnişidir. Bunun için de çok evrensel bir direniştir. Buradaki direnişi bölgesel sananlar yanılıyor. Kobanê’de savaşan kardeşlerimizin sadece kendilerini savunmak için direndiklerini sananlar yanılıyor. Türkiye halkları daha fazla bunun bilincinde olarak sınırlara yüzünü döndürdü.”

Kendilerinin sınırda olmasının Türkiye halklarının artık Kobanê’deki insanlık direnişine yüzünü döndüklerinin ifadesi olduğunun altını çizen Yüksekdağ, “Bizim tarafımız Rojava’da Kobanê’de tarihin en büyük saldırıları ve silahları karşısında direnenlerin tarafıdır” şeklinde konuştu. Türkiye devletinin tarafını çoktan seçtiğini kaydeden Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizden sonraki jenerasyon bugünkü tarihi okuduğunda iki şeyi öğrenecek. Kobanê’de ve Kobanê’nin tarafında insanlık için direnenleri hatırlayacak. Onları överek gurur duyarak hatırlayacak. Türkiye devleti ve hükümetini de bütün dünya halkı lanetli olarak hatırlayacaktır.”

Kobanê’nin düşmeyeceğine inançlarının tam olduğunu vurgulayan Yüksekdağ, “Kobanê’de dökülen her damla halkın kanı Türkiye devletinin lanetidir. Bir kere daha Türkiye hükümetini doğruyu gören tarafa çağırıyoruz. En azından asgari insanlık değerleri için atabileceği en ufak biradım varsa onu atmalıdır. Bu barbarlar çetesine verdiği desteği derhal çekmelidir. Artık deniz bitmiştir. Suçunuzu temizleyemezsiniz. Vakit varken ne kadar temizleyebiliyorsanız temizleyin” diye konuştu. Türkiye’nin tampon bölge oluşturma politikalarını da hatırlatan Yüksekdağ, “Halklarımızın devrimini boğmanın hesaplarını yapıyorlar. Yarın savaş teskeresini Meclis’e getirmeye çalışıyorlar. Aynı siyasi iktidar kendi sınırları içinde de Kürt sorununu çözeceğini iddia ediyor. Artık bu riyakarlığa halk kanmayacaktır. Bütün Türkiye halkları da Kürt sorununun çözümündeki ikiyüzlülüğünüzü görecek çok yakında. İstanbul’dan Kobanê’ye enternasyolan mücadelenin bayrağını dalgalandırmak için yola çıktık. Bu bayrak yere düşmeyecek” dedi.

Türkiye’deki bütün kesimlere seslenen Yüksekdağ, “Yeriniz yanınız direnen Rojava halkının Kobanê direnişçilerinin yanıdır. Bu safları güçlendirelim. Yanyana durduğumuzda özgürlüğümüzü ve geleceğimizi kurabiliriz. Türkiye’den Rojava’ya dayanışma köprüsünü kurabiliriz” diye konuştu.

Daha sonra konuşan ÖDP Eş Genel Başkanı Bilge Seçkin Çetinkaya, dünyanın her yerindeki halkların çok ciddi bir s aldırı altında olduğunu belirterek, “Bizim yaşam hakkımıza saldırıyorlar. Dünyanın her tarafında saman alevi gibi yanıp sönen isyanlar var. Ama bu isyanlar sistemli bir mücadeleye dönüşemediler. Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da ayağa kalkan halklar maalesef devrimlerini çaldırdılar. Bunun tek ve yegane istisnası Rojava devrimidir. Bütün halkların isyanlarının siyasi bir içerik kazandığı siyasi anlamını bulduğu yer Rojava devrimidir. İşte bu nedenle Kobanê devrimi saldırı altında. Bu saldırıyı gerçekleştiren örgüt bugüne kadar Suriye’yi Ortadoğu’yu haklı bir isyandan bir iç savaşa sürükleyenlerin marifetidir. Katar’ın Türkiye’nin Suudi Arabistan’ın desteği olmaksızın IŞİD’in ayakta kalması mümkün değildir. Dolayısıyla bu güçlerin de saldrısı anlamına geliyor” diye konuştu. Kobanê direnişinde bu coğrafyanın en mazlum halkın bütün dünyaya bir direniş dayanışma ve özgürlük dersi verdiğini söyleyen Çetinkaya, “Biz Türkiye kamuoyu olarak bu dersi almaya geldik. Eğer Kobanê düşerse kimse İzmir, Edirne, İstanbul, Ankara’da huzur içinde olduğunu düşünmesin. Kobanê düşerse hepimiz kaybederiz. Yaşasın direniş yaşasın devrim” diye konuştu.

EHP Genel Başkanı Sibel Uzun ise, direnen Kobanê halkını ve onlara destek olan halkı selamlayarak sözlerine başladı. Uzun, IŞİD vahşetinin sadece Kürtlere yönelik olmadığını belirterek, bu vahşetten bütün halkların nasibini aldığını söyledi. Rojava’nın özerkliği, halkın öz savunma gücü sayesinde IŞİD’in durdurulduğunu söyleyen Uzun, AKP’yi uyardı. Uzun, “Rojava’nın özerkliğinin tüm dünyanın umudu olduğunu haykırmak istiyoruz. Rojavanın kurtuluşu hepimizin kurtuluşudur. Kobanê’nin direnişinin kazanması için Fırat’ın batısında bu mücadeleyi sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz” dedi.

Daha sonra konuşan ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy Kobanê’de direnen savaşçıları selamlayarak sözlerine başladı. Ulusoy, Rojava devriminin kendi devrimleri de olduğunu belirterek bunu savunmaya geldiklerini kaydetti. Ulusoy, “Kobanê halkı hepimiz adına direniyor” diye konuştu.

SYKP Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz ise, “Siz yalnız değilsiniz, Kobanê’de bulunanlar yalnız değil. Biz burada iken Edirne, Bulancık, Samsun’da Kobanê ile birlikteyiz bildirileri dağıtılıyor. Ya beraber kazanacağız ya beraber kaybedeceğiz demek için yanınızdayız” ifadesinde bulundu.

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan da, “Bugün yaşadığımız tehlike sadece Kürt halkını Ortadoğu halklarını tehdit etmiyor. Bütün insanlığı tehdit eden bir saldırı ile karşı karşıyayız. Bugün Rojava halklarının yürüttüğü direniş sadece Kobanê’nin kurtarılması ve korunmasına yönelik bir direniş değil. Bu aynı zamanda bizlerin geleceğini de doğrudan etkileyecek bir direniştir. AKP hükümeti aslında IŞİD ile komşu olmaktan yana tercihini kullanmıştır. Çünkü aynı politik ve ideolojik zeminden beslenmektedirler. Bizim IŞİD ile komşu olmaya hiç niyetimiz yok. Rojava halkı ile komşuluk ilişkilerimizi güçlendirmeye kararlıyız diyoruz” diye konuştu. Savaşın doğrudan emekçilerin halkların işçilerin yaşamıyla ilgili olduğunu belirten Gürkan, savaşa seyirci kalınmamasını istedi.

SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan ise şöyle dedi: “Savaşların çok cephesi vardır. Ama çok özel tarihsel koşullarda tek bir cephede umut, kardeşlik demokrasi ve o cephenin karşısında da dünyanın bütün şer güçleri yer alır. İşte bugün Kobanê’de olan şey bu. Biz kendi savaşımıza geldik. Çünkü şurası çok ki Kobanê’de sıkılan her kurşunda yere düşen her yoldaşta biz de varız. Bu savaş kürdün savaşı değil. Mezopotamya coğrafyasında insan gibi yaşamak isteyen herkesin savaşı. Bugün her ne kadar bu ülkeyi yöneten iktidar barış sürecini öne sürerek arkadan dolaşarak kürdün özgürlüğünü boğmak için kumpaslar kuruyor olsa da açık ki Kobanê’deki direnişte yalnızca bizimki değil dünyadaki bütün kalbi eşitlik ve kardeşlik için atan halkların katkısı var. Tarihte buna benzer savaşlar elbette oldu. Çıktığı andan bu ana kadar büyük bir dehşet gösterisiyle büyük bir hızla ilerleyen IŞİD adeta 20. Yüzyılın başında Nazi Almanyasının Hitler ordularının Avrupa’da oluşturduğu dehşet görüntüleri gibi bir görüntü oluşturuyor. Onlar o zaman çok güçlüydüler, bugün de bunlar çok güçlü olduğunu hissediyorlar. Tarih yazdı ki Stalingrad o güçlü ordunun o muzafer komutanların yerle yeksan olduğu bir tarihsel momentti aynı zamanda. IŞİD’in Stalingrad’ı Kobanê’dir. Kobanê direnişi barışa ulaşacak. Kobanê direnişi IŞİD’in inişe düştüğünün göstergesi olacak. Biz kendi savaşımıza geldik. Eşitlik için kardeşlik için demokrasi için buradayız. Umuyoruz ki bu ülkeyi yöneten zevat aklını başına toplar ve ne boyutta bir ateşle oynadığının farkına varır. Eğer burada huzur olmayacaksa sizler de oturduğunuz koltukta huzurda olmayacaksınız. Bu devrim mücadelesinde düşen bütün yoldaşlarımızın aziz anısı önünde saygıyla eğiliyorum.”

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Sevil Turan ise halklara vahşet yaşatıldığını belirterek, “Başka sınırlar inşa edilmeye çalışılıyor. Bu bütün insanlığa yapılan bir saldırıdır. Özgürlük eşitlik mücadelesine yönelik bir saldırıdır. Şu anda Kobanê’de yapılan direniş tek başına bu sınırın ötesinde kalmayaktır. Bu bütün Ortadoğu ve Mezopotamya halkları için önemlidir. Bunu bildiğimiz için bu devrimin bir parçası olmak için buradayız” dedi.

Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi Sözcüsü Perihan Koca da, “IŞİD vahşetine karşı Rojavalı direnişçilerin kahramanca direnişini izliyoruz. Tarihi bir direniş sergileniyor. Bizler de demokrasi güçleri olarak bu direnişe destek için buradayız. Seferberlik ruhuyla cevap olmak için buradayız. Rojava devrimi hepimizin devrimidir. Bu direnişe sahip çıkacağız” diye konuştu.

Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut da, “Az ötemizde kanlı bir savaş yaşanıyor aynı zamanda kirli ve ahlaksız bir savaş yaşanıyor. Bir taraftan IŞİD çetesi, diğer taraftan orada direnen Kobanê de eşitlikçilerin insanlık değerlerini savunanlar adına savaşıyor. Kalbimiz onlarla birlikte atıyor. Türkiye’nin dört bir yanında bizler Kobanê ile dayanışma kampanyaları başlattık. Kobanê direnişini saygıyla selamlıyoruz” şeklinde konuştu.

Daha sonra heyet, 6 nöbet noktasına dağılırken, heyetten bir grup da, Mürşitpınar Sınır Kapısı’na giderek Kobanê’ye geçti.

İstanbul İmamlar Derneği, Botan Din Alimleri Derneği ve Demokratik İslam Kongresi üyeleri de yaptıkları açıklamada IŞİD’in din adına insanlık düşmanı uygulamalarda bulunduğunu belirterek tepkide bulundu. Mele Mihemed Şimşek, Kuran’dan ayetler ve hadislerle örnekler vererek halkı direniş ile dayanışmaya çağırdı.