Açlık Grevleri Kritik Dönemece Girerken, Hükümet Adım Atmıyor!

HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ve İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü bugün 50. Gününe giren açlık grevleriyle ilgili Şakran Cezaevi Kampüsü 2 Nolu ve 4 nolu T Tipi Cezaevi müdürleriyle bir görüşme gerçekleştirdi.

Milletvekillerimizin Konuya İlişkin açıklamaları şöyle:

ERTUĞRUL KÜRKÇÜ:

Bugün Şakran kampüsünde bulunan T2 ve T4 cezaevleri  müdürleri ve diğer yöneticileri ile  görüşerek açlık grevlerinin hayati aşamaya geldiği konusundaki uyarıyı, tespiti onlarla paylaştık. Durumun ciddiyetini onların da kavradıklarını, farkında olduklarını gördük. Görüştüğümüz yetkililer ortaya konulan taleplerin cezaevine ilişkin olanlarının hiçbirinin aslında inkar edilmediğini fakat zaten cezaevindeki uygulamanın bu yönde olduğunu bize aktardılar. Şikayetleri tekrar etmemize rağmen bu iki cezaevinde de bu şikayetleri gerektiren bir durum olmadığını ifade ettiler.

Bu tabii bizi bir çözümsüzlük noktasına getiriyor. Çünkü insanlar hayatlarını ortaya koyarak bu taleplerin gerçekleşmesini istiyorlarsa cezaevi idaresinin söylediğinden daha fazla bir durum olması gerekir. Darp, şiddet, çıplak arama, ayakta sayım, gece uykudan uyandırarak sayım yapma, telefon görüşmelerinin dinlenmesi, kesilmesi ya da hiç verilmemesi, görüşlerin sürelerinin kısıtlanması, görüşlere müdahale, avukat görüşlerinin sınırlanması, hücre cezası uygulanması gibi bir dizi gerçeği aktardığımız zaman bunların bazılarını şahsi olarak kabul ettiler. Örneğin “PKK sanıkları hiç bir zaman birbirlerini bıçaklamaz, yaralamaz o yüzden tecrit uygulamayız ama slogan attıkları için onlara hücre cezası ya da görüşten men cezası veriyoruz. Biz bunları yapmaya mecburuz” dediler.

Netice olarak cezaevleri yönetimi kendilerinden kaynaklanan sorunların bir açlık grevini gerektirmeyecek derecede sınırlı olduğunu, gerçekte böyle bir durum olmadığını söyleyerek “Esasen bu grev siyasi amaçla yapılmaktadır. Grev fikri, doğrudan cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülere ait değildir. Dolayısıyla bu bir siyasi karardır. Bu karar geri çekildiği taktirde açlık grevlerini bitebileceğini”  söylediler.

Ailelerin büyük bir endişe içinde olduklarını söylememize rağmen -T4 cezaevi idaresi bu konuları grevcilerle görüşeceklerini söyledi- T2 idaresi ise “Bizim burada hiçbir problem yoktur, bütün mesele siyasidir dedi” ve her iki cezaevi müdürü de meseleyi Ankara’ya bakanlıkla yapılacak görüşmeye yönlendirdi.

Bugün açlık grevinde 50. günü geride bıraktık ve bugün itibariyle de bizim tutuklu ve hükümlülere bir çözüm işaret etmemiz için henüz cezaevi yönetimlerinden bir bilgi, bir yaklaşım alamadığımızı, bir eylem, bir hamle içinde olduklarını söyleyebileceğimiz bir işaret görmediğimizi ifade edebilirim. Her ne kadar sonuna kadar bizi sabırla dinledilerse de -biz de onları ne kadar sabırla dinlediysek de- bir adım atabilecek noktaya gelmediğimizi söyleyebilirim. O yüzden endişemiz devam ediyor ve mutlaka bu açlık grevlerinin hem tutuklu ve hükümlülerin onurları korunarak hem de ihtiyaçlar ve talepler karşılanarak sonuçlandıracağı bir çözüm için çalışmaya devam edeceğiz.

Ben bir çözüm noktasına gelebileceğimizi, Edirne cezaevindeki sonucun diğer cezaevleri ile paylaşılmaması için sahici bir neden olmadığını düşünüyorum. O yüzden bu konudaki bütün temasları hem yerelde hem bakanlık nezdinde sürdüreceğiz. Açlık grevleri sadece Şakran Cezaevi’yle sınırlı değil pek çok cezaevinde devam etmekte. HDP milletvekillerimiz oralarda da gereken temasları yapacaklar.

SİBEL YİĞİTALP

Açlık grevlerinde kritik bir aşamaya geldik. Bu aşamada açlık grevlerinin talepleri son derece insani, vicdani, insanlık onurunun olmazsa olmaz talepleri. Bu talepler için 50. gününe geldiğimiz açlık grevleri siyasetin cezaevlerine uygulanan politik yaklaşımlarının bir eseridir. Gece saatlerinde koğuşlara girilmemesi, ayakta sayım alınmaması gibi olmaması gereken şeylerin karşısında insanlar açlık grevlerine duruyor. Bu aslında bir insanlık ayıbıdır. Bugün kritik eşikteyiz ve çok kolay, çok basit çözümler getirilmesi gereken, çok insani çözümler barındıran taleplere rağmen herhangi bir karşılık alamadık. Demek ki merkezi bir politika bu. Her geçen gün zaman tüketiyoruz ve zamanla yarışıyoruz, hızlıca bu kadar insani talepler karşısında adım atılması gerekir. Adım atacak tek merci hükümettir. Hükümet ve Adalet Bakanlığı’nın bir an önce cezaevlerine insanlık onuruna yaraşır uygulamalara  dönülmesi konusunda talimat vermesi gerekir. Biz yine de kamuoyu açısından bütün yerel örgütlerimizle birlikte HDP olarak ve STK’larla açlık grevlerinin yakın takipçisi olacağız. Bu konuda tüm kamuoyunu duyarlılığa davet ediyoruz.