Afrin Seferi “terörizm”i Değil, Kürtlerin Özgürlüğünü Hedef Alıyor

 Kürkçü, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde “Suriye’ye Türk askeri müdahalesi” başlıklı oturumda Birleşik Sol Grup adına söz alarak “AKPM’nin gözlerini evden uzakta süregiden bir savaşa kapatmak yerine, çözülmemiş Kürt sorununun iç işleyişini analiz etmeye daha fazla zaman ayırmasını ve Türkiye’yi barış içinde yaşama hakkını gündemin başına alarak barışı savundukları için hapse atılmış tüm tutsakları serbest bırakmaya çağırmasını diliyorum.” dedi.

Sevgili Başkan

Sevgili arkadaşlar.

Tiny Kox’a mükemmel açılış konuşması için teşekkür etmek isterim. Bugün hep barış içindeki, zeytin üreticisi, çoğunlukla Kürtlerin yaşadığı Suriye’nin Afrin kasabasının, neden bir savaş meydanına dönüştürüldüğünü anlamak için buradayız.

20 Ocak’tan bu yana Afrin, bir alay gibi “Zeytin Dalı” adı verilen “etki temelli” bir TSK askeri seferinin hedefidir. Suriye İnsan Hakları Gözlemevine göre, resmi yalanlamalara rağmen, çocuklar ve yaşlılar da dahil olmak üzere pek çok sivil, hava saldırısı ve topçu ateşiyle hayatını kaybetti ve binlerce kişi evlerini terketmek zorunda kaldı.

Ankara, saldırının BM sözleşmesinin 51. Maddesine ve BM Genel Kurulu’nun 1624 (2005), 2170 (2014) ve 2178 (2014) sayılı kararlarına uygun olduğunu söylüyor. Ancak bugüne kadar, Türkiye’ye dönük olarak Afrin’de yaşayanlarca -BM Şartı’nda atıfta bulunulan türden- tek bir askeri saldırı gerçekleştirmedi ve kasaba, BM kararlarının hedefi olan tek bir IŞİD/DAİŞ birimine ev sahipliği yapmadı.

Saldırının askeri muhatabı olan YPG, korkunç DAİŞ katliamları karşısında hayatta kalmaya çalışan Kuzey Suriye halklarının bağrından doğdu. Ve 2014’te Kobane halkının efsanevi direnişinin ardından sadece kendi halklarının değil dünyanın her yerinde IŞİD/DAİŞ’e karşı insanlık onurunun savunulmasının umudu haline geldiler.

Hafızanızı tazelemek istiyorum! 2016 yılında AKPM,  IŞİD/DAİŞ’in elinde seks kölesi olarak esir tutulduğu yıllarda gösterdiği cesaret için Ezidi kadın Nadya Murad’ı Vaclav Havel ödülü ile ödüllendirdi. [Nadya Murad’ın posterini gösteriyor]. Geride kalan binlerce Ezidi kadın ise Kürd Kadın Savunma Güçleri (YPJ) tarafından kölelikten kurtarıldı.

DAİŞ’in sonunda yenilgiye uğratıldığı 2014-15-16-17 yıllarında, bu kadınlar [TIME dergisinin YPJ savaşçılarını yılın kişisi olarak seçtiği 2016 Aralık sayısının kapak fotoğrafını gösteriyor] dünyanın dört bir yanındaki genç kadınların rol modeliydi. Anaakım dergilerin kapak kişileriydi. Aynı kadınlar dünyanın başka hiçbir yerinde değil ama Ankara’da  “terörist” olarak damgalandılar.

Şimdi Ankara bu kadınları hedef alıyor! “Terörist” oldukları için değil, sırf Kuzey Suriye’deki kendi yerleşim bölgelerinde, kendilerini yönetmeye cesaret eden özerk yönetimlerin parçası oldukları için.

Türkiye Kürtleri için kötü örnek oluyorlar diye. Ne suç ama. Bu insanlık tarihi için sadece bir erdem olabilir – bir halkın hiçlikten çıkarak insanlık için bir umut haline gelmesi.

Askeri açıdan moral ve akli dayanaktan yoksun Afrin seferi, Türkiye’deki iktidar partisinin 2019’da yapılacak zincirleme seçimlere yönelik seçmen  desteğinin hızla gerilediği bir döneme denk geliyor. Seferin ardındaki anlaşılabilir, ancak kabul edilemez olan tek sebep, Türkiye içinde milliyetçiliği körüklemek, muhalefeti savaş halini gerekçe göstererek ezmek ve hükümeti savaşa son vermeye çağıranları hergün tutuklamak için bir kaldıraç olarak kullanma imkanı olması.

AKPM’nin gözlerini evden uzakta süregiden bir savaşa kapatmak yerine çözülmemiş Kürt sorununun iç işleyişini analiz etmeye daha fazla zaman ayırmasını ve Türkiye’yi barış içinde yaşama hakkını gündemin başına alarak barışı savundukları için hapse atılmış tüm tutsakları serbest bırakmaya çağırmasını diliyorum.

İNGİLİZCESi/ENGLISH:

Dear Madam,

Dear Colleagues,

I would like to thank Tiny Kox for his excellent opening remarks. We are here today to understand what has turned Syria’s always peaceful olive producing, majority Kurdish inhabited town of Afrin into a theater of war. Since 20 January Afrin is under Turkish Armed Forces incursion, an “effect based” military operation sarcastically dubbed as “Olive Branch”!

According to The Syrian Observatory for Human Rights, in spite of official denials many civilians including children and elderly have lost their lives during air-raids and artillery shelling and thousands fled their homes.

Ankara says The incursion is in conformity with Article 51 of the UN Charter and UN General Assembly Resolutions 1624 (2005), 2170 (2014) ve 2178 (2014). Yet until this day Turkey has received not a single military attack as referred in the UN Charter by the Afrin inhabitants, nor the town has ever hosted a single DAESH unit -the target of the UN resolutions.

The YPG -the military object of the incursion- has born from among the peoples of Northern Syria striving for survival in the face of horrendous DAESH massacres. And following the legendary defense of the people of Kobane in 2014, they have become the hope for not only of their people but for all the world in defense of human dignity against DAESH across the globe.

I would like to recall your memories! In 2016 The Assembly awarded an Ezidi woman Nadya Murad the Vaclav Havel prize for the courage she displayed during the years of captivity in the hands of DAESH as a sex slave. Thousands of other Ezidi women were saved from slavery by the Kurdish Women’s Defense Forces YPJ. The years 2014-15-16-17  when the DAESH was finally defeated these women were the role-model for young women across the globe. Nowhere in the world but Ankara they were labeled terrorists.

Now Ankara is targeting these women! Not because they are terrorists, but they are part of autonomous administrations who dare rule themselves in their native towns across Northern Syria. They are thus committing a bad-example for the Kurds of Turkey. What a crime. For human history this could only be a virtue -a people arises out of nothing and becomes a hope of  humanity.

Lacking morale and reason in military terms, the Afrin expedition comes at a time when Turkey’s ruling party’s voter support for 2019 chain-elections is plummeting. The only understandable but unacceptable reason behind the expedition is its possible leverage for fanning nationalism inside Turkey and crushing the opposition under justifications of a war situation, daily arresting tens who call the government to stop war.

I wish the Assembly would spend more time to analyze the inner workings of the unresolved Kurdish question in Turkey and instead of  closing their eyes to a war far away from home but call Turkey to raise the right to live in peace to the top of the agenda and release all detained who are in prison for having defended peace.