Geri gönderme merkezlerinde alıkonulanlara yönelik açık insan hakkı ihlalleri işlenmektedir

TBMM İnsan Hakları Komisyonunun hazırladığı Edirne, İstanbul ve Kırklareli İllerinde Bulunan Geri Gönderme Merkezleri Hakkında İnceleme Raporu hakkında Ertuğrul Kürkçü tarafından verilen muhalefet şerhini yayınlıyoruz.

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu
Başkanlığı’na

Edirne, İstanbul ve Kırklareli İllerinde Bulunan Geri Gönderme Merkezleri Hakkında İnceleme Raporu hakkındaki muhalefet şerhim aşağıdaki gibidir.

Bilgilerinize sunarım.

Ertuğrul Kürkçü
Mersin Milletvekili

1. Raporun 7. Sayfasında yeralan; “Merkezde taşkınlık çıkaran, huzur ve sükûnu bozan kişilerin sinirleri yatışana kadar geçici olarak bu odalarda tutulduğu bilgisi verilmiştir.” ifadesi ile ilgili olarak, Bu durum adli bir süreç olmadan görevli personel tarafından hüküm koyma işlemidir ve hukuki değildir. İdari personel bir kişinin suçlu olup olmadığına karar veremeyeceği gibi cezalandırma yoluna da adli denetim olmadan asla gidemez. Zaten ihlal merkezi haline gelen GGM lerde bir de tecrit odalarının yapılmış olması işkence ve kötü muamelenin uygulanması açısından büyük bir risk taşımaktadır.

2. Raporun değerlendirme ve sonuç bölümünün 1. Maddesi ile ilgili olarak; Geri gönderme merkezleri alı konma yerleridir. Bir alıkonma merkezinin modern olduğunu söylerken yapının fiziki özellikleri değil, insan haklarına standartlarına uygunluğu baz alınmalıdır. Alıkonma yerlerinin mimari yapısının insan hakları standartlarına uygun olup olmadığını incelemek başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Raporun ayrıntılarından anlaşıldığı üzere heyette bu konuda uzman herhangi bir kimse yer alamamış yapının modern olduğu tespiti milletvekillerinin şahsi kanaatlerinin ötesine geçmeyen bir        tespit niteliğindedir. F tipi ceza evleri örneğinde de görüldüğü üzere fiziki olarak “modern” görünmesine rağmen Türkiye’deki en büyük insan hakkı ihlali alanlarından             biri haline gelmiştir.

3. Raporun değerlendirme ve sonuç bölümünün 3.Maddesi ile ilgili olarak; Raporda sıkça kullanılan “yasadışı göçmen” kavramı yanlış bir ifade biçimidir. Bir kişi yasadışı olarak nitelendirilemez. Yasadışı işler yapabilir ama insanın kendisi yasadışı olamaz. Kasıtlı olarak olumsuz bir anlam yükleme, şuçla ilişkilendirme amacıyla kullanılan bu tabir komisyonun tarafsız ve bağımsızlığına gölge düşüren bir etkendir. Uluslar arası literatürde de artık düzenli ve düzensiz göç, dolayısıyla düzenli göçmen veya düzensiz göçmen kavramları kullanılmaktadır.

Maddede tasvir edilen alıkonulan kişilerin havalandırmaya çıkarılmadıkları ve sürekli kilit altında tutuldukları durumu açık bir insan hakkı ihlalini tasvir etmektedir. Özgürlüğünden      mahrum bırakılan kişilerin tutulma koşulları kendi başına işkence ve kötü muamele olarak tanımlanabilmektedir. Unutulmamalıdır ki geri gönderme merkezlerinde tutulan göçmenlerin yaptıkları başvurular sonucunda Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 5. Maddesini ihlal ettiği gerekçesi ile bir çok kez mahkum edilmiştir.

4.      Raporun değerlendirme ve sonuç bölümünün 4.Maddesi ile ilgili olarak; Maddede belirtilen durum alıkonulanların neden / ne kadar tutuldukları hakkında anladıkları bir dilde bilgilendirilmemektedirler. Bu durum da idarenin kendisi ile ilgili yaptığı işlemle ilgili bilgi vermeyerek açık bir hak ihlaline neden olmaktadır.

5.      “Kırklareli İli Gazi Osman Paşa Sınır Dışı İşlemleri ve Geri Gönderme Merkezi ile ilgili          olarak” adlı paragrafın 2. Maddesinde yapılan tespitler açıkça işkence ve kötü muamele    durumunu tasvir etmektedir. Fiziki koşulları bu kadar kötü olan, ciddi sağlık sorunlarına neden            olabilecek bir mekanda zorla alıkonulan göçmenlerin en temel hakları ihlal edilmektedir. Söz           konusu koşullarda zorla alıkoyma işlemini yürüten tüm yetkililerle ilgili ivedilikle adli ve idari     soruşturmalar başlatılmalıdır. Raporda yer verilen bu vahim durum ciddi bir sorun olmaktan            çok duvarlar boyanarak çözülecek küçük bir problemmiş gibi kaleme alınmıştır. Komisyon            üyeleri devam eden bir hak ihlaline şahitlik etmişken durumun devamlılığına göz yumarak bu durumun ortağı durumuna düşmüşlerdir.

6.      Aynı bölümün 3. Maddesinde; Kanalizasyon, su ve ısınma altyapısı olmayan bir alıkonma merkezinin acilen kapatılması gerekmektedir. İyileştirme önerilerek durumun devamına meşruluk kazandırılmaktadır.

7.      Aynı bölümün 5. Maddesinde; Yukarıda tasvir edilen fiziki koşullara sahip bir yerde zorla tutulan insanların mutlu olduklarını belirtmek gerçeklikten uzak bir tespittir. Kırklareli soğuk iklim şartlarına sahip bir coğrafyada yer aldığı bilinmektedir. Dolaysıyla kışın dışarıda uzun süre beklemek imkansızdır. Eğer varsayıldığı gibi havalandırma imkanından yararlandıkları için mutlu iseler kış ve bahar aylarında kapalı mekanda barındırılarak mutsuz bir yaşam sürmelerine neden olunmaktadır.

8.      Komisyonda “Genel Olarak” cümlesiyle ifade edilen bölümle ilgili olarak;

a) Geri gönderme merkezleri olarak adlandırılan alıkonma merkezlerinin yasal bir statüsünün bulunmadığı, yine tasarı halinde olan bir yasaya referans verilmesi söz konusudur. Türkiye’deki GGM leri yasadışı, hiçbir hukuki metinde kuruluşuna ve işleyişine yer verilmeyen ihlal merkezleridir. Adli süreç olamadan idarenin kararıyla ne kadar süreyle tutulacağının yasal sınırları konulmadan özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadırlar. Bir çok kez AİHM tarafından bu merkezler nedeni ile mahkumiyet kararları verilmiş olsa da Hükümet bu konuda adım atma yoluna gitmemiştir.

 

b)Yapılması önerilen geri kabul anlaşmaları “zincirleme sınırdışı” olarak adlandırılan bir sisteme hizmet ettiği için özellikle Türkiye gibi etkin bir uluslar arası koruma sistemi olmayan ülkeler açısından büyük insan hakları ihlali potansiyeli taşımaktadır.      Türkiye mülteci kabul etmeyen, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından mülteci olara kabul edilenleri bile zorla sınırdışı etmekten çekinmeyen kötü bir sicile sahip bir ülke       konumundayken, söz konusu anlaşmaların yapılması korumaya ihtiyacı olanlar açısından           büyük bir risk taşımaktadır.

c) Beşinci maddede yer alan avukatların GGM lere girişleri ve bilgi talepler                           konusunda yardımcı olunması düşünülmektedir cümlesi hukuk devleti niteliğinden                     uzak bir yapı görüntüsü çizmektedir. Avukatlık kanununda açıkça yer verilmesine                  rağmen halen idareye bağlı resmi bir kuruma mesleğini icra etmek üzere girmesinin                         engellenmesi büyük bir hukuksuzluk örneğidir. Ayrıca zorla alıkonulan kişilerin                  hukuki yardıma erişemediklerinin de açık göstergesidir. Suriye’den gelenler için                    kurulmuş kamplarda olduğu gibi GGM’ler de şeffaf olmayan bir yönetim anlayışına                         sahiptir. GGM ler STÖ lere kapalı tutularak oraları birer gizli ihlal merkezi haline                    getirmektedir.

d)Türkiye’de daha önce “yabancı misafirhanesi” olarak adlandırılan, ismi 2011 yılında        “geri gönderme merkezi” olarak değiştirilen, ülkelerine geri gönderilmek üzere      özgürlüklerinden mahrum bırakılan göçmenlerin tutulduğu alıkonma merkezlerinde        sorunlar devam ediyor.            Göçmenler, İçişleri Bakanlığının ve Valiliklerin verdiği idari         kararla, süresi belli olmadan kötü koşullar altında tutuluyorlar. Alıkonma kararı her ne            kadar cezalandırma amacıyla değil düzensiz göçü engellemek için yapılıyorsa da uzun    süreli alıkonmalar cezalandırmaya dönüşmektedir.

e)Geri Gönderme Merkezleri olarak adlandırılan alıkonma yerlerinin hukuki statüsünü          düzenleyen bir yasa henüz çıkarılmamıştır. Merkezlerin uygulamasında tüm         aşamalarında tek yetki polislerde bulunmaktadır. Helsinki Yurttaşlar Derneği,    İnsan    Hakları İzleme Örgütü,            Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları kurumların          raporlarında göre göçmenlerin “insanlık dışı ve aşağılayıcı koşullarda             tutulduklarına” dair bilgilere yer verilmiştir.

f)Komisyon raporunda görüşülen kişilerin hangi kriterlere göre ve nasıl belirlendiği ile          ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. görüşme yapılan kişilerin özellikleri (cinsiyet,            yaş, din, mezhep, geldikleri ülke vs..), görüşmelerinin nerede yapıldığı, görüşmeler       yapılırken yanlarında kamu görevlilerinin olup olmadığı, hangi dilde görüşmelerin          yapıldığı, görüşme yapılan kişilerin nasıl tespit edildiği, tespit ve davetin kimin             tarafından yapıldığı gibi önemli konularda yeterince açıklayıcı bilgi içermemektedir.             Komisyonun genel çalışma tarzında büyük eksikler mevcuttur. Önceden tüm kamu   yetkilileri bilgilendirilerek hazırlık yapmaları sağlanıyor. Görüşülecek kişilerin polis      tarafından belirlenip             belirlenmediği, görüşmelerin alıkonma merkezleri binalarında            gerçekleştirilip             gerçekleştirilmediği araştırmanın seyrini değiştiren etkenlerdir.

g)Raporda yasal alt yapı sağlanıp fiziki koşulları iyileştirilinceye kadar faaliyet         halinde olan tüm yasadışı GGM lerin kapatılması önerilmelidir. Bu kötü koşullara        sahip yasadışı gözaltı merkezlerin faaliyette olduğu her gün Türkiye’nin insan onuruna yakışan bir muameleyi göçmenlerden esirgediğinin ve her gün insan haklarını yeniden     ihlal ettiğinin açık göstergesi olacaktır.