Bu referandumdan Çıkacak Tek Meşru Sonuç: Hayır!

Kürkçü, HDP’nin düzenlediği İzmir mitinginde “Bugünden ilan ediyoruz. Bu gayri meşru, gayri siyasi, gayri hukuki referandumdan çıkacak olan bir tek sonuç meşru olabilir o da HAYIR sonucu. Bütün dünya bilmelidir ki diğer sonuç hiçbir zaman meşru olmayacaktır.” dedi.

Konuşmanın Tamamı:

Sevgili Arkadaşlar, Yoldaşlar, Kadınlar, Gençler, hepiniz HDP’nin referandum öncesinde faşizmden önceki son çıkış yolunu halkımıza, toplumumuza göstermek için düzenlediği mitinge hoş geldiniz, sefa getirdiniz. Bize onur verdiniz. Sağolun. Varolun.

Sevgili arkadaşlar, Newroz’da konuştuklarımızı biraz daha ileri taşıyacağız. O gün de Türkiye’nin durumu aynıydı bugün de Türkiye’nin durumu aynı. Yani, 21 Mart’tan 12 Nisan’a kadar geçen sürede aslında söylediklerimiz, düşündüklerimiz ortaya koyduğumuz eleştiriler, Türkiye’deki diktatörlük girişimi karşısındaki tutumumuz gerçekler tarafından doğrulandı. Ortaya koyduğumuz,  yapmak istediklerimiz, yaptırmamak istediklerimizin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu gördük.

Çok net ve açık olarak Türkiye’ye ilan ediyoruz. Biz bir tek adam diktatörlüğüne, bir faşist diktatörlüğe EVET de çıksa HAYIR da çıksa asla ve asla boyun eğmeyeceğiz! Biz, mücadelemizin halklarımızın zihnini açtığını ve 16 Nisan günü Türkiye’nin Tayyip Erdoğan’a ve onun efradına sert bir uyarı göndereceğini, “Düşündüklerini aklından geçenleri yapamazsın, onları aklından bile geçiremezsin, şimdi 21. Yüzyılın orta yerinde sana yeni bir padişahlık kurmayız, kurdurtmayız, sana boyun eğmeyiz, senin hükümdarlığın, sultanlığın altında yaşamayız, yaşamak istemeyiz” diye açıkça bir tutum takınacağız.

Ama sevgili arkadaşlar, sizler de bizler de hepimiz biliyoruz Osmanlı’da oyun bitmez, Erdoğan’ın heybesinde turp bitmez, son dakika heybeden bir turp çıkartma ihtimali ve her şeyi yolundan çıkartma ihtimali vardır. Bunların hepsine hazırlıklı olalım. Bugünden ilan ediyoruz. Bu gayrı meşru, gayrı siyasi, gayri hukuki referandumdan çıkacak olan birtek sonuç meşru olabilir o da HAYIR sonucu. Bütün dünya bilmelidir ki diğer sonuç hiçbir zaman meşru olmayacaktır. Kanuna uygun olabilir, alt alta yazılıp toplandığı zaman öyle çıkmış olabilir ama onun öncesine baktığımız zaman hepimiz net ve açık biliyoruz: HDP’nin eşbaşkanlarını, milletvekillerini hapse attınız ve bu kararı 13 vekili hapiste olan bir parlamentodan çıkarttınız.

Siz halkla, toplumla bu anayasa altında belki on yıllarca yönetilecek olan yurttaşlarla hiçbir şekilde tartışmadınız. Siz bir yandan yerel yönetimlere kayyumlar atayıp belediye başkanlarımızı zindanlara tıkarken bize bir yeni anayasa dayattınız. Vekillerimizi, sözcülerimizi parlamentodan alıp hapse koyduğunuz gibi hiçbirimizin Türkiye’ye halklarımıza yaygın medyadan seslenmesine izin vermediniz. Bütün kanalları halkımıza kapattığınız gibi vekillerine de kapattınız. Türkiye’de hiçbir yaygın medya Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın sesini, onların yargılandıkları davalardaki sözlerini, siyasi tutumlarını bilemedi. Ama her gün hakaret ettiniz, her gün lanetlediniz, her gün yaftaladınız, her gün onları halkın gözünde düşmanlaştırmaya çalıştınız. Şimdi bu şartlar altında diyorsunuz ki “Halk hakem olacak”. Siz mücadele eden taraflardan birinin ellerini, ayaklarını, ağzını bağlıyorsunuz bir tek gözleriyle konuşmasına izin veriyorsunuz. Ama sizin sesinizi -her gün, her saat insanları azarlayan, onlara hakaret eden, onlara yukarıdan buyuran kibirli sesinizi- onlarca televizyon kanalından, yüzlerce gazeteden insanlara yayıyorsunuz. Sonra diyorsunuz ki “Halk karar versin.” Sanki hepimiz eşitiz, sanki hepimiz aynı biçimde tartıştık ve konuştuk. Yüzden bu sandıklardan ancak ve ancak bu eşitsizlik altında HAYIR çıktığında bir meşru sonuç elde edilmiş olur. Onun dışındaki hiçbir sonuç bu halkı, bu toplumu bağlamaz. Toplumun yarısının geri kalan yarısının ağzını, elini bağlayarak onun sırtına bindiği bir dünya artık mümkün değildir. Böyle bir toplumda, böyle bir devlet altında yaşamayız, böyle bir hükümetle yaşamayız. Biz, özgürlük, eşitlik, adalet, barış ve herkes için onurlu bir hayat istiyoruz. Bu anayasa oylamasında ise Tayyip Erdoğan bize şunu dayatıyor “Siz bana yirmi yıllığına sizin hükümdarınız, sultanınız olma yetkisini verin, ben size hiçbir şey vermeyeceğim, yol yaptıracağım” Sen bizim paralarımızla vergilerimizle yaptırdığın yolları bizim gözümüze sokamazsın. O yollar zaten bizim. Biz özgürlük istiyoruz, sen bize esaret sunuyorsun. Kabul etmiyoruz asla da etmeyeceğiz.

Sevgili kardeşlerim halklar yanılabilir, uluslar yanılabilir. Uluslar hep doğru şeyler yapmazlar. Milyonlar hep doğru yapar diye bir şey yok. Almanya’da, İtalya’da Portekiz’de, İspanya’da yaptığı gibi yanlış da yapabilirler. İkinci dünya savaşı öncesinde halklar demagog, faşist liderleri iktidara getirebildiler. Ancak bu aldanışın hesabını bütün toplum, bütün insanlık çekebilir. O Yüzden Türkiye’de yaşayanlar, Türkler, Kürtler, Araplar, Ezidiler, Süryaniler, Lazlar, Çerkesler bu hatayı yapmamalıdırlar. Dünyaya Türk tipi bir faşizmi dayatmamalıdırlar. Türk tipi bir faşizm olamayacağını ama Türklerin, Kürtlerin ve bu ülkenin bütün halklarının eşit haklı yurttaşlığa dayanan bir demokrasi kurabileceğini ispat edebiliriz. Faşizmle demokrasi oylanıyor ve demokrasi için oy kullanacağız ve faşizme HAYIR diyeceğiz.

Sevgili arkadaşlarım, eninde sonunda bizler layık olduğumuz hayatı yaşayacağız. Ama biz kendi gölgesinden korkan, hayatı boyunca cürüm işlemiş ve şimdi bu cürmü kanun haline getirmek isteyen birisinin diktatörlüğü altında yaşamadan da bu hayata erişebiliriz. Bakın, Erdoğan’ın Başbakanı Binali Yıldırım ilginç bir insan, kendisinin ortadan kaldırılması için kampanya yürütüyor. Gene de ara sıra doğru şeyler söylüyor geçen gün demiş ki “Biz niye istiyoruz bu rejimi biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı’nı yargılanma korkusundan kurtarmak için” Doğru söze ne denir. Yaşa Binali, Milyonali, aferin sana, güzel konuşmuşsun. Evet bu başkanlık rejiminin işte bir tek nedeni vardır -toplumun halklarımızın buna ihtiyacı yoktur, siyasetin, sanayinin demokrasinin, turizmin, hiçbir şeyin buna ihtiyacı yoktur, sadece Tayyip Erdoğan’ın ihtiyacı vardır- çünkü o yargılanma korkusu içindedir. Onun bu korkusunu istismar ederek MHP lideri Devlet Bahçeli ne dedi: “Cumhurbaşkanı’nın bugüne kadar yaptığı her şey kanun dışıdır, suçtur, anayasaya aykırıdır, biz sihirli bir formül bulduk, şimdi suçları kanun haline getirirsek, suçlar suç olmaktan çıkar” Yani haydutluk kanun haline geldiğinde haydutluktan oluşan bir devlet olabilir mi? Olsa da bu devlet altında yaşanır mı? Yaşar mıyız?

O zaman son derece basit ve net olan meseleyi adıyla çağıralım. Burada bir harami düzeni, haydutluk düzeni kurulmak istenmektedir. “Tayyip Ağa ve kırk haramiler.” Kırk birinci harami de Devlet Bahçeli. Sizi istemiyoruz beyler, sizinle yaşamak, sizin tarafınızdan yönetilmek, sizin tebanız olmak istemiyoruz. Sizler bu fikirlerinize taraftar bulmaya çalışabilirsiniz ama bunu bizim paramızla yapamazsınız. Halkın vergisinden toplanmış milyonları kendiniz için kullanamazsınız. Bundan dört gün önce bir miting oldu izlediniz. Şu sahnenin yerinde bir platform inşa edildi. O sahnenin yapımı için en az  yüz bin lira harcanmamışsa ben hiçbir şey bilmiyorum. Bu paraların hepsi sizin cebinizden çıktı, devletin, halkın parasıyla Erdoğan’ın hapishaneden kurtarılması için yapılan kampanyaya da HAYIR diyoruz. Onlara hakkımız helal etmiyoruz. Bizim paramızla bizi vuramazsınız, bizim kazancımızla, alınterimizle bize diktatörlük dayatamazsınız.

Sevgili arkadaşlar, halkların tarihinde parıldayan anlar vardır. 16 Nisan Türkiye halklarının tarihinde böyle bir parıldayan an olabilir. Bakın, Türkiye parlamentosu dünyanın gözünde çok saygın bir yere oturdu ABD’nin Irak’ı işgali sırasında. Erdoğan “Irak’ı işgal edelim, biz de Irak’ın kuzeyini yani Güney Kürdistan’ı istila ederiz” diye hesap yaptığı zaman meclis buna karşı çıktı. İşte o zaman Türkiye dünyanın medeni milletler ailesi arasında parladı. Şimdi  16 Nisan’da da, Türkiye dünyanın medeni milletler ailesinin gözünde parlayabilir. Diktatörlüğe HAYIR dediği için, Suriye’deki Rojava devrimine saldırıya HAYIR değdi için, komşulara saldırıya HAYIR dediği için, dünyayla Türkiye’yi savaşa sokmaya HAYIR dediği için, barış istediği için. Kürtler, Türkler ve Türkiye’nin bütün halklarının ortak yaşayacağı yeni bir hayat, yeni bir toplum, yeni bir Cumhuriyet mümkün dediği için dünyanın gözünde parlayan bir halk olacaksınız. O halk sizsiniz, o halk biziz, Tayyip Erdoğan ve kırk haramiler değil. Kırk haramilere HAYIR.

Yaşasın Demokrasi, yaşasın hayat. Faşizme karşı güçlerimizi birleştiriyoruz.  16 Nisan’da sandıklara akıyoruz. Faşist diktatörlük heveslerini sandıklara gömüyoruz. Hepimizin yolu açık olsun, başarınız daim olsun. Serkeftin Hevalno!