ÇHD’ye yönelik baskın ve aramalar, tüm toplumsal muhalefete verilmeye çalışılan bir gözdağıdır

Ertuğrul Kürkçü, yaptığı basın açıklamasıyla ÇHD’ye yönelik operasyonun tüm toplumsal muhalefete verilmeye çalışılan bir gözdağı olduğunu dile getirdi.

 

Basına ve Kamuoyuna

 

Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) hedef alındığı bir soruşturma kapsamında Genel Başkanı, GYK Üyesi, Şube Başkan ve Yöneticileri olan avukatların bürolarının aranması ve gözaltılar hukuk dışıdır. ÇHD, ’68 devrimci kuşağının avukatları tarafından 1974’te kurulmuş, Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları İçin Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) üyesi, demokrat, ilerici, saygın ve mücadeleci bir hukukçu örgütüdür.

 

Tüm ülke tarihinde, açık cunta dönemleri dahil olmak üzere, ‘Öcalan’dan emir alma, bu emirleri KCK adıyla anılan örgüte iletme, bu emirlerle bağlantılı eylemde bulunma ve bu eylemlerin sonuçları hakkında Öcalan’ı bilgilendirme’ gibi suçlamaların yöneltildiği ve 46 avukatın topluca tutuklanmasıyla sonuçlanan baskınların ardından dün ÇHD’ye gerçekleştirilen operasyon, avukatların topluca tutuklanmasına yönelik ikinci operasyondur.

 

Bu soruşturmada hedefe konulan ÇHD üyesi avukatlar, hapishanede işkencede katledilen Engin Çeber’in, 19 Aralık 2000 hapishane katliamı davasının, polis kurşunuyla katledilen Baran Tursun, Çağdaş Gemik ve Şerzan Kurt’un, köyleri yakılan ve yargısız infazlara uğrayan Şemdinli halkının ve Cizre faili meçhullerinin -Cemal Temizöz davası-, hakları için direnen Hey Tekstil işçilerinin, parasız eğitim isteyen öğrencilerin avukatlıklarını yapmıştır.

 

ÇHD’ye yönelik baskın ve aramalar, tüm toplumsal muhalefetin savunmalarına, avukatlarına verilmeye çalışılan bir göz dağıdır. Bu hukuksuz soruşturma, hiçbir muhalefete tahammülü kalmamış olan tek parti iktidarının muhalefetin avukatlığını yapan avukatların örgütü ÇHD şahsında, tüm toplumu yıldırmaya yönelik bir siyasal operasyondur. Bu baskınlar sırasında, örgüt bağlantısı şüphesiyle, 15’i avukat olmak üzere, aralarında halkın türkülerini söyleyen Grup Yorum elemanlarının da olduğu onlarca kişi gözaltına alınmıştır. Fransa Barolar Birliği Başkanı Av. Christian Charrière-Bournazel’in belirttiği üzere; “Bu sistematik gözaltıların yalnızca siyasi nedenleri olabilir: On beş avukatın suçlularla işbirliği içinde örgütlenerek suç veya cürüm işlediği katiyen düşünülemez. Açıktır ki; avukatların gözaltına alınması, avukatlık meslekleri ile ilgilidir ve demokrasinin temel ilkelerinden biri olan avukat tutma ve adil yargılanma hakkına yapılmış kabul edilemez bir saldırıdır.”

 

Gözaltına alınan 15 avukat arasında ÇHD İstanbul Şube Başkanı Av. Taylan Tanay, YK Üyeleri Av. Güçlü Sevimli, Av. Güray Dağ, Av. Gülvin Aydın, ÇHD Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Av. N. Betül Vangölü Kozağaçlı da bulunmaktadır. Soruşturma kapsamında, baskınlar sırasında bir dayanışma gezisi nedeniyle Suriye’de bulunan, hafta başında ülkeye döneceklerini açıklayan ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı ve GYK üyesi Av. Oya Aslan hakkında da yakalama emri çıkartılmıştır.

 

Daha önce tanıklık ettiğimiz, bu gözaltı sonrasında da gerçekleşebilecek muhtemel tutuklamalar, yalnızca avukatların mesleklerini icra etmelerini engellemekle kalmamakta, aynı zamanda avukat müvekkillerinin kendi seçimleri doğrultusunda belirledikleri avukatlar tarafından temsil edilme hakkını da ihlal etmektedir. Bunlar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 6, Bent 2/c hükmü ile Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen “Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipler”in, ‘Herkes haklarının varlığını tespit ettirmek, korumak ve ceza muhakemesinin her aşamasında haklarını savunmak için kendi seçtiği bir avukatın yardımına başvurma hakkına sahiptir’ (1. madde) ve ‘Avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemezler’ (18. madde) ilkelerine aykırı olup, temel hak ihlali niteliği taşımaktadır.

 

Soruşturma kapsamında, avukat bürolarının kapılarının kırılması, binlerce avukatın üye olduğu ELDH üyesi ÇHD Genel Merkez ve Şubelerinin aranması, hiçbir şekilde kabul edilemez.

 

Bu vesileyle, avukatların, görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilmemesi gerektiğini ve avukatların mesleklerini icra ederken herhangi bir gözdağı, engelleme, taciz ve uygunsuz müdahale ile karşılaşmamasının, müvekkilleri ile yurt içinde ve yurt dışında, herhangi bir engelle karşılaşmaksızın görüşebilmelerinin ve bunun için özgürce seyahat edebilmelerinin, bununla birlikte, meslek tanımları kapsamında belirtilen görev, standart ve etik kurallar çerçevesinde gerçekleştirdikleri fiiller yüzünden, idari veya cezai soruşturma ile tehdit edilerek veya zarar görerek ekonomik ve diğer türlü herhangi bir yaptırıma maruz bırakılmamalarını sağlamanın devletin yükümlülüğü olduğunu, bu soruşturmayı izleyen değerli basın mensuplarına da hatırlatmak isteriz.

 

TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve AB Komisyonu Parlamenterler Meclisi nezdinde takipçisi olacağımız bu hukuksuz soruşturma kapsamında da hatırlatmak isteriz ki;

 

-Adil yargılanma hakkı ile ilgili olarak Türkiye tarafından kabul edilmiş tüm Uluslararası ve Avrupa Birliği kanunları, örneğin; Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi Madde 14, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 6, tam ve eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır.

 

-‘Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipler’ Madde 7, 8, 16 ve 18 tam ve eksiksiz bir şekilde yürürlüğe konmalıdır. Haklarında herhangi bir suç isnat edilmiş olsun olmasın, tutuklanan ya da gözaltına alınan kişilerin tümü için derhal avukat temin edebilme hakkı bulunmalı ve bu hak gözaltı ya da tutuklamanın gerçekleştiği andan itibaren 24 saati hiçbir şekilde aşmamak koşuluyla kullanılmalıdır.

 

-Avukat soruşturmaları bizzat savcılar tarafından yürütülmek zorunda olup, her gün adliyelerde ezilenlerin haklarını savunan ve soruşturmayı yürüten savcılar tarafından yakından tanınan avukatların gözaltına alınması kabul edilemez. İstanbul’da avukat bürolarında yapılan aramaların 5271 sayılı Yasa’nın 130. maddesine aykırılığına tüm haber bültenleri tanıklık etmiş olup, gözaltına alınan avukatlar derhal serbest bırakılmalıdır.

 

-Soruşturmadaki hukuksuzluklar ve hak ihlalleri sürdürülmemeli, bu kapsamda, gözlem altına alınan tüm şüpheliler yönünden bir tedbir olan tutuklama ceza mahiyetinde uygulanmamalıdır.

 

-Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Grup Yorum üyeleri de derhal serbest bırakılmalı, tüm şüphelilere yönelik soruşturma ve kovuşturmanın serbestçe seçecekleri avukatlarının savunmaları eşliğinde, insan haklarına ve demokratik ilke ve esaslara uygun yürütülmesi, avukatlar derhal serbest bırakılarak sağlanmalıdır.

 

TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi Üyesi
Ertuğrul Kürkçü