Dışişleri Bakanlığı Erdoğan’ı Yalanladı: “El Nusra’ya Bir Ricamız Olmadı”

victory_front_execution_in_aleppo

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin adına “ricacı” olduğunu söylediği El Nusra Cephesi’nin Halep işgali sırasında işlediği katliamlardan biri…

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün yazılı sorusuna verdiği yanıtta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin’in kendisinden El Nusra’nın Halep’i boşaltması için “ricacı” olduğu ve bu ricanın örgüte iletilmesi için kendilerine talimat verdiğine ilişkin sözlerini yalanladı.

Çavuşoğlu, Erdoğan’ın Türkiye’nin El-Nusra’yla ilişkisine dair muhtarlara söylediği sözleri ise kategorik olarak reddetti:

“Ülkemizin terör örgütleri Nusra veya DEAŞ’la herhangi bir teması sözkonusu değildir.”

Çavuşoğlu, bununla birlikte, Türkiye’nin “uluslararası toplumun diğer mensupları gibi”, “ılımlı muhalefet”le El Nusra’yı tecrit maksadıyla görüştüklerini doğruladı.

“Ilımlı muhaliflerin kendilerini Doğu Halep’te oldukça sınırlı sayıda bulunan Nusra unsurlarından ayrıştırmalarını sağlamak temel yaklaşımı temsil etmektedir.”

Ne olmuştu?

Erdoğan 19 Ekim’de muhtarları Saray’a toplayarak yaptığı konuşmada Putin ile Rusya, İran ve Suriye’nin Halep’teki El Nusra işgalinin sona erdirilmesine yönelik olarak planladığı operasyonu görüştüklerini şu sözlerle anlatmıştı:

“Görüşmede Halep’i konuştuk. Saat 22.00 itibarıyla orada hava bombardımanlarını durdurduklarını ifade ettiler. El-Nusra’nın orayı terk etmesi noktasında kendilerinin ricaları oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik, onlar da bu çalışmayı yapmak suretiyle, ‘El-Nusra’yı Halep’ten çıkarmak ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu sağlamak için bir çalışmanın içerisinde olalım’ diye aramızda böyle bir mutabakatı görüştük.”

Kürkçü, Erdoğan’ın Türkiye ve diğer BM üyelerince “terörist örgütler listesi”ne dahil edilen El Nusra ile samimi işbirliğini yansıtan bu yaklaşımı üzerine 20 Ekim’de Mevlüt Çavuşoğlu’na yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde şu soruları yöneltmişti:

  1. Suriye’de faaliyet gösteren El-Nusra Cephesi isimli örgüt Türkiye’nin tanımladığı “terör örgütleri” listesinde midir?
  1. El-Nusra Cephesi BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’de faaliyette bulunan terörist örgütler listesinde yer almaktadır, El Nusra’yı“terörist örgüt veya organizasyon” olarak tanımayan bir devlet/ülke var mıdır?
  1. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı V. Putin’le görüşmesi sonrasında El Nusra’nın Halep’i terk etmesi konusundaki “Arkadaşlarımıza gerekli talimatı verdik” ifadesinde yer alan “arkadaşlarımız” kimlerdir?
  1. Bakanlığınıza El-Nusra Cephesinin Halep’i terk etmesini sağlamak üzere bu “terörist örgüt” ile diplomatik temas kurulması konusunda Cumhurbaşkanınca talimat verilmiş midir? T.C. Anayasası çerçevesinde Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Bakanı’na bir “terörist örgüt” ile temas kurma talimatı vermesi mümkün müdür?
  1. El-Nusra Cephesinin Halep’i terk etmesi konusunda söz konusu örgütün yöneticileri veya siyasi temsilcileri ile hükümetiniz arasında bir görüşme olmuş mudur? Olmuş ise görüşülen kişiler kimlerdir?
  1. Yukarıdaki sorunun yanıtı olumsuz ise, Bakanlığınız Rusya Devlet Başkanı’nın “ricalar”ını karşılamak üzere El-Nusra Cephesinin Halep’i terk etmesini hangi yolla sağlamayı düşünmektedir?

Çavuşoğlu’nun yanıtları

Çavuşoğlu, Kürkçü’nün sorularını Rusya Büyükelçisi  Andrey Karlov’un El Nusra’yla ilişkili olduğu öne sürülen bir polis memuru tarafından öldürülmesinin tartışıldığı sırada yazılı olarak yanıtladı ve Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin bağlayıcı kararları çerçevesinde El Nusra’yı bir “terörist örgüt” olarak kabul ettiğini teyit etti:

“BM Güvenlik Konseyi 1267(1999) ve 1989(2011) sayılı kararları çerçevesinde kişi ve entitelere ilişkin olarak oluşturulan terör listesine DEAŞ ve El Nusra Cephesinin dahil edilmesi üzerine, esasen ülkemiz tarafindan 2005 yılında eski isimleri altında terör örgütü olarak tanınan DEAŞ ve El Nusra Cephesi, 10 Ekim 2013 tarih ve 2013/5428 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yeni adlarıyla da terör örgütleri olarak kabul edilmiştir.

“(…) Bu çerçevede, güvenlik güçlerimizin yürüttüğü operasyonlar çerçevesinde, 2011 yılından bugüne kadar DEAŞ, El-Nusra ve El Kaide ile ilişkileri nedeniyle (7 Aralık itibariyle) 2.138’i yabancı uyruklu toplam 4.874 kişi gözaltına alınmış, 1.817 kişi ise tutuklanmıştır.

“El Nusra Cephesi, BM Güvenlik Konseyi 1267(1999) ve 1989(2011) sayılı kararları çerçevesinde kişi ve entitelere ilişkin olarak El Kaide ve Usame Bin Laden’le bağlantılı olan ve terörizmin fınansmanına destek sağlayan kişi ve kuruluşların faaliyetlerine engel olunması amacıyla oluşturulan terör listesine BM Güvenlik Konseyi’nin SCA/2/13 (16) sayılı kararıyla 30 Mayıs 2013 tarihinde eklenmiştir.

“BM Güvenlik Konseyi kararları tüm ülkeler için bağlayıcı olduğu cihetle, sözkonusu karar ile tüm ülkelere sözkonusu listelerde yer alan diğer kişi, şirket ve kuruluşlar gibi El Nusra’nın da tüm hak ve alacakları ile mal varlıklarının dondurulması, ülkelere girişlerinin ve topraklarından transit geçişlerinin yasaklanması, doğrudan veya dolaylı olarak silah ve askeri malzeme temini, satışı ve transferinin önlenmesi yükümlülüğü getirilmektedir.”

Çavuşoğlu Türkiye’nin Halep’le ilgisini “Cenevre Bildirisi ve BMGK’nın 2254 sayılı Kararında yeralan Suriye ihtilafının siyasi çözümüne ilişkin parametreler” ile açıkladığı yanıtında şu bilgilere de yer verdi:

“Uluslararası platformda diplomatik girişimlerimiz bu doğrultuda ilerlemekte ve muhataplarımızla görüşmeler yapılmaktadır. Bunların başında ülkemizin kurulmasına yardımcı olduğu Uluslararası Suriye Destek Grubu ülkelerinin her seviyedeki siyasi liderliği gelmektedir. Şubat 201 6 ‘da tesis edilen ateşkes, rejim ve destekçilerinin saldırılarını yoğunlaştırmasıyla Mayıs ayında çökmüş, Temmuz ayında da Halep kuşatılmıştır. Halep bu tarihten beri rejim ve destekçilerinin ayırım gözetmeksizin yoğun saldırılarına maruz kalmış, Halep’in doğusundaki insani yardımların ulaştırılması akamete uğramıştır. Ülkemiz her zaman siyasi sürecin çeşitli girişimlerle önünün açılmasını sağlamaya çalışmaktadır. 15 Ekim 2016 tarihinde gerçekleştirilen Lozan toplantısı bunun somut örneklerindendir. Bu toplantıyla yine siyasi sürecin canlandırılması hedeflenmiş, ateşkesin, insani girişim ve siyasi sürecin nasıl hayata geçirilebileceğine dair görüşlerimiz Lozan’da açık şekilde ortaya koyulmuştur.”

“Rusya uzun süredir ateşkesin tesisi ve insani yardımların sağlanması için muhaliflerin Nusra’dan ayrıştırılması gerektiğini öne sürmektedir. Ülkemiz bu konuda uluslararası toplumun diğer mensupları gibi ılımlı muhalefetle temas içindedir. Ilımlı muhaliflerin kendilerini Doğu Halep’te oldukça sınırlı sayıda bulunan Nusra unsurlarından ayrıştırmalarını sağlamak temel yaklaşımı temsil etmektedir.

“Ülkemizin terör örgütleri Nusra veya DEAŞ’la herhangi bir teması sözkonusu değildir.”