HDK ile Barışa, Özgürlüğe, Yeni Yaşama Yolculuk

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 15-16 Kasım tarihlerinde 5. genel kurulunu gerçekleştirecek, binin üzerinde delegenin büyük çoğunluğunun katılımı ile gerçekleşmesi beklenen kurulda toplumsal mücadeleleri birleştirmeye ve derinleştirmeye yönelik karar tasarıları ve HDK’nin karar alma ve uygulama süreçlerini etkinleştirmeyi hedefleyen tüzük değişiklikleri tartışılarak karara bağlanacak.

ank-14-11-14-kurkcu-tuncel-kurul-rop5

HDK genel kurul ile birlikte yeni bir mücadele dönemine de geçmiş olacak. HDK Eş Sözcüleri Sebahat Tuncel ile Ertuğrul Kürkçü, HDK’nin Ekim 2011’deki kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği aşamaları ve genel kurul hazırlıklarını DİHA’ya değerlendirdiler.

HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, HDK’nin uzun soluklu bir çalışma olduğunu belirterek, her dönem Kürt özgürlük mücadelesi ile Türkiye demokrasi güçlerinin diyalog içerisinde olduğunu ve her zaman ortak bir çatı partisi örgütleme arayışının bulunduğunu ifade etti. ilk olarak 2002 seçimlerinde SHP çatısı altında bir seçim ittifakı geliştirildiğini ancak birlikteliğin seçimlerden sonra sonuç alınamayınca dağıldığını vurgulayan Tuncel, “Bunda Türkiye demokrasi güçleri ile Kürt özgülük hareketinin birbirilerini çok iyi tanımamalarının da rolü vardı” dedi. Çatı partisi tartışmalarının zaman içerisinde belli bir noktaya geldiğini dile getiren Tuncel, 2011 seçimlerine gelindiğinde ise başka bir durumun başladığını, “Emek, demokrasi ve özgürlük bloku” olarak yeni bri başlangıç yapıldığını ve blok adaylarıyla seçime girdiklerini söyledi. Tuncel, bu durumun Türkiye halkları açısından umut yarattığını kaydetti.

‘Nasıl bir ortak çalışma?’

“Blok adayları olarak biz, halka da bir söz vermiş olduk. Türkiye’de sol mücadelenin birleşememesini eleştiren kesimler açısından da önemli bir ivme oldu. O açıdan 2011’de tartışmalara yeniden başladık. ‘nasıl bir ortak çalışma olabilir’ sorusunu yönelttik kendimize ve yola çıktık. Ama gördük ki insanlar bir partiden ziyade, sosyal hareketlerin yan yana geldiği yeni bir birliktelik, başka bir format istiyor. ‘Böyle bir çalışma mümkün mü’ diye tartışırken ortaya HDK çıktı” diyen Tuncel, Türkiye genelinde gerçekleştirdikleri halk toplantılarında kurumların, siyasi partilerin kendi özgünlükleri ve varlıklarını koruyarak HDK içerisinde yer almasının aynı zamanda bireysel katılımların da olmasının heyecan yarattığını söyledi. İnsanların, “Başka bir siyaset, başka bir Türkiye mümkün” diyerek HDK çalışmalarındaki yerlerini aldıklarına vurgu yapan Tuncel, söz konusu heyecanın da HDK’nin geleceğini belirlediğini söyledi.

‘HDK barış hareketi olarak konumlandı’

HDK’nin kurulduğu 2011-2012 yıllarında, Kürt sorununun çözümü konusunda savaş ve çatışmaların yoğunlaştığı bir sürecin yaşandığını hatırlatan Tuncel, “O tarihler Türkiye’nin Kürt sorununda çözümsüzlüğü, savaş konseptini dayattığı süreçte, HDK barış hareketi olarak konumlandı. Ekoloji, kadın, gençlik, alevi halkların eşitlik ve özgürlük taleplerinin hareketi oldu” ifadesinde bulundu.

‘Yeni bir dönem başlıyor’

2013 tarihine gelindiğinde ise yeni bir aşamaya geçildiğine vurgu yapan Tuncel, ilk dönem çalışmalarının tümünün barışa dair olduğunu belirtti. Tuncel son olarak, “Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 2013 tarihinde Amed Newrozu’yla yeni bir süreç başlattı. HDK açısından bu bir dönüm noktasıydı. Daha sonra bir takım sosyal hareketler yaşandı, Gezi yaşandı arkasından Rojava, Kobanê… HDK ciddi toplumsal değişim-dönüşümlere tanıklık etti. Bundan sonraki süreçte de yeni bir dönem başlıyor. 2011’den bu yana yürüttüğümüz yolculukta önemli deneyimler ortaya çıktı, toplumun değişim dönüşüm taleplerini karşılama konusunda sorunlar yaşamış olsak da… Öz eleştiri vermemiz gereken pratikler içerisinde de olduk. Şimdi toplumsal alanda ürettiğimiz politkaları, siyaseti parlamentoda yapma öncülüğünü HDP’ye vermiş olduk. Hem HDP’nin, hem de HDK’nin kendini örgütleme sürecini yaşıyoruz” dedi.

‘HDK türdeş olmayanları yan yana yürür hale getirdi’

Eş Sözcü Ertuğrul Kürkçü ise, HDK’nin en önemli özelliğinin türdeş olamayan toplumsal, politik, vicdani, kültürel ve ekolojik muhalefet dinamiklerini ortak bir alanda yürür hale getirmek olduğunu vurgulayarak, “Bu zor bir iş. Neden? Çünkü hepsi varlık sebeplerini farklı sosyal dinamiklerden alıyorlar. Gelişme süreçleri farklı. Öncelikleri ve gündemleri farklı. Ancak hepsinin itirazı aynı kaynaktan besleniyor: Devletin tekelciliği ve tahakkümcülüğü, kapitalizmin sömürücülüğü, yabancılaştırıcılığı ve tek tipleştiriciliği… Bunlar karşısında ezilen kesimlerin ortak, tarihsel kaderleri var ama farklı düzeylerde. O nedenle HDK, tek tek grupların, kişilerin, örgütlerin yan yana gelmesinden çok toplulukların, çoklukların yan yana gelmesinden oluşuyor. Bu özelliği bizim açımızdan önemli. Bunu koruyamadığımız zaman, hareketin daraldığını görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

‘HDK iki hedefi birlikte yürütüyor’

HDK’nin vicdani özgürlüklerini, inançlarını savunan Alevilerin mücadelesini kucaklamak, Kürtlerin özgürlük, kadınların kurtuluş mücadelesinin sesi olmak, gençliğin geleceksizliğe karşı isyanını, her gün insanların hayatlarını sürdürmesi için hayatlarını kaybedenler sınıfının; işçilerin, madencilerin mücadelesini yansıtmak durumunda olduğunu vurgulayan Kürkçü, “O nedenle biz, her şeyden önce sosyal güçlerin mücadelesinin gelişmesine yardımcı olmak, bunların içinde hayat bulmak istiyoruz” dedi. HDK’nin sosyal hareketlerin kendiliğinden mücadelelerinin toplamı olarak görülmesinin da doğru olamayacağını vurgulayan Kürkçü, “HDK’nin belli bir istikameti var. Kapitalizmden ve bugünkü tekelci devlet yapısından özgürleşme… HDK iki hedefi bir arada yürütmeye çalışıyor” dedi.

‘HDK, HDP’den fazlasını içerir’

HDP ve HDK arasındaki farkı ise Kürkçü şu şekilde açıkladı: “HDP de aynı yöne sesleniyor. Bence en önemli işlev farkı HDK’nin doğrudan doğruya halkın mücadele güçlerinin üzerine yükselmesi ve halkın kendi öz yönetimini sağlaması iradesini billurlaştırma çabası olması. HDP’nin çabaları da bu temel üzerinde yükselir ama HDK, HDP’den de fazlasını içerir.” HDK’nin, HDP’nin siyasal olarak hedeflediği her şeyi sosyal olarak hedeflediğini vurgulayan Kürkçü, “Ancak HDK onun kapsadığı alandan daha geniş bir alandaki mücadeleleri, bir partiye bağlı olmayarak hareket eden bütün güçleri de içermeye çalışıyor. HDP’yle kader ortaklığı içindeyiz. En önemli, hayati bağlantı noktası ise; Kürdistan özgürlük hareketi ile Türkiye’nin toplumsal özgürlük hareketlerinin kesiştiği bir zemini esas alan kuvvetli bir iradeye sahip olmamızdır. Türkiye’de Kürdistan özgürlük hareketinin yarattığı momentumla ilişkilenmeyen bütün muhalefet hareketleri son derece cılız kalıyor, çoğu zaman kendilerini ulusalcı politikaların yanında buluyorlar. Kurulu düzenin bir kanadıyla eklemlenebiliyorlar. HDK bu açıdan kurulu düzenden özgürleşme konusunda hem büyük bir avantaj sağlıyor hem de bu güçlerle birleştikçe kurulu düzen karşısında güçlü bir güvence oluşturuyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘Genel Kurul etkin bir katılımla toplanacak’

HDK’nin 15-16 Kasım tarihlerinde 5. genel kurulunu Ankara’da, Kocatepe Kültür Merkezi’nde gerçekleştireceği bilgisini veren Kürkçü, Türkiye çapında binden fazla delegelerinin büyük bölümünün genel kurula katılacağını belirterek, “Barışın toplumsallaştırılması ihtiyacını duyan herkesi zeminimizde göreceğiz, bulacağız” dedi. Kurulun etkin bir katılımla toplanacağını vurgulayan Kürkçü, kurula Kobanê’den aralarında Ayşe Efendi’nin de bulunduğu konukların katılacağını, toplumsal mücadele örgütleri ile STÖ’lerden de temsilci ve yöneticilerin yer alacağını söyledi. İki gün boyunca sürecek genel kurulda toplumsal mücadele gündemindeki meseleleri tartışacaklarını ve karar tasarılarını karara bağlayacaklarını belirten Kürkçü, tüzükte de bir takım değişikliklerin olacağı bilgisini verdi. Kürkçü, tüzükteki en önemli değişikliğin düzenli ve sık toplanmayı engelleyecek şekilde genişlemiş olan HDK genel meclisini işlevine uygun bir ölçeğe taşımayı amaçladığını, böylece daha hızlı ve sık toplanan ve çabuk karar alan bir meclis oluşacağını söyledi. Kürkçü, eş sözcülerin de genel kurulda belirlenmesinin tartışılacağını sözlerine ekledi.

Genel Kurulda karar tasarıları tartışılacak

Son olarak, kurulda gündeme gelecek olan karar tasarılarına ilişkin de bilgiler veren Kürkçü, “Bölge, Ortadoğu, Kobanê, Rojava ekseninde mücadele, çözüm sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için barışın toplumsallaştırılması, emek alanında, asgari ücret, bütçe uygulamaları ve sosyal güvenlik kanunu başlıklarında karar tasarıları olacak. Ekoloji mücadelesinin yükseltilmesine dair perspektiflerin, 25 Kasım’a yaklaşırken kadına yönelik şiddet, savaşta kadının durumu ve kadın mücadelesine dair, eğitim alanında ana dilinde parasız, laik, demokratik eğitim gibi perspektiflerin ışığında genel kurula sunulacak karar tasarıları da tartışılacak ve sonuca bağlanacak” dedi.

Kürkçü, sözlerini “bu genel kurulda halklarımızın Barışa, Özgürlüğe, Yeni Yaşama Halkların Demokratik Kongresi’yle yolculuğunda yeni bir dönemeci arkamızda bırakacağız,” diyerek bitirdi.(ZEYNEP KURİŞ/ANKARA/DİHA)