HDP’nin seçim yaklaşımı: Bugünün müttefiği, geleceğin ortağı

HDP kendisi bir ittifak partisi. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin başlıca açık politik dinamiği olan BDP’nin mirasını devraldığı gibi Türkiye sosyalist solundan pek çok partiyi; Ermeni, Süryani, Çerkes, Pomak, Rum, Kürt, Alevi, ekoloji hareketlerini; emek hareketi bileşenlerini; sendikaları ve insan hakları kuruluşlarını bir araya getiriyor.

fotoHDP önceki seçimlerden farklı olarak 7 Haziran seçimlerine parti kimliği ve bayrağı ile giriyor. Ancak, “Kendi partisinden başka hiçbir gücü tanımıyor” diye bir iddiası da yok. HDP, tam tersine geniş bir sosyal ittifak ağını kendisi ile birlikte seçim platformuna, aday listelerine ve parlamentoya taşımak kararlılığında.

HDP’nin kendisi de bir ittifak partisi. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin başlıca açık politik dinamiği olan BDP’nin mirasını devraldığı gibi Türkiye sosyalist solundan pek çok partiyi; Ermeni, Süryani, Çerkes, Pomak, Rum, Kürt, Alevi, ekoloji hareketlerini; emek hareketi bileşenlerini; sendikaları ve insan hakları kuruluşlarını bir araya getiriyor.

HDP kendisi bir ittifak olsa da bununla yetinmiyor; şimdi bunu da aşan bir ittifak peşinde. Türkiye sosyalist ve demokratik hareketlerinin kendisi dışında kalan bütün politik öznelerini gözetiyor. Şimdi bu perspektifle, HDP’nin dışında kalan bütün sosyalist partilerle ve toplumsal kesimlerin sözcüleriyle bir araya geldik ve görüşmelere devam ediyoruz. Birleşik Haziran Hareketi bileşenleri, ÖDP, KP, HTKP, EHP, Halkevleri, Partizan, EMEP ve daha pek çoğu ile görüşmeye devam edeceğiz. Alevi halkının hak mücadelesini yürüten dernekler, vakıflar ile işçi sendikaları ve sendika konfederasyonlarıyla görüştük. LGBTİ haklarını savunan dernek ve inisiyatiflerle, kadın hareketinin çok çeşitli bileşenleriyle görüştük ve bunu sürdüreceğiz.

Bunun yanı sıra Kürdistan’daki kurumlarla da aynı çerçevede çalışmalarda bulunduk. Kürdistan toplumsal ve demokratik muhalefeti içerisinde yer alan pek çok hareket ile görüşüldü. Azadî Hareketi ile görüştük. Hüda-Par, Hak-Par ve T-KDP dışında kalan bütün kesimlerle görüşülmeye devam ediliyor. Aileler ve kanaat önderleri ile görüşülecek. Kendimize tanıdığımız süre tamamlanıncaya kadar bu çalışma sürecek ve ortaya çıkan sonuca bağlı olarak seçim ittifakının listelere yansıması ve parlamentoya taşınması söz konusu olacak.

HDP ittifak partisidir
HDP’nin ittifak stratejisi, horlanan, sömürülen, ezilen bütün kesimler ile ortak bir mücadele hedefi ile kuruluyor. Ancak seçimlere bir parti çatısı altında girilmesi gerektiğinden HDP, Türkiye çapında teşkilatları ile kucaklayıcı bir rol üstlenecek. Fakat meclise taşınacak liste bir HDP listesi değil, HDP ve müttefikleri listeleri olacak. Bu açıdan Özgürlük Hareketi’nin bu demokratik ittifaka açtığı alan ve sağladığı geçiş imkânları ile de çok önemli bir adım atılmış olacak.

Özgürlük Hareketi’nin bu yönelimi yeni olmamakla birlikte bugün güç ve görünürlük kazanan bir yönelim. Özgürlük Hareketi, yerelliğin ulusallığın ve kısmiliğin ötesine seslenerek, siyasi hedeflerini büyüterek Türkiye’nin yeniden kuruluşuna ortak olma kararlılığı ile hareket ediyor. Bu ortaklığın, kendisini sadece Kürdistan’da değil tüm Türkiye’de ifade edecek geniş bir siyasete ihtiyacı var. Özellikle de demokratik çözüm ve ortak vatan çağrısı sadece Kürt halkının çabaları ile gerçekleşemeyecek olan; ancak Türkiye’de yaşayan tüm halkların ve kesimlerin ortaklığı ile somutluk kazanacak bir çağrı. Bunun sağlanabilmesi için de Özgürlük Hareketi son derece akıllıca davranıyor, “gücün kadar konuş” yaklaşımıyla hareket etmiyor.

Türkiye’nin gelecekteki yeni şekillenmesinde HDP, Batı’daki büyük emekçi kitlelerin edineceği yeni bilinç ve örgüt düzeyini de hesaba katarak kendisinin de bir bileşen gücü olacağı büyük bir ortaklık perspektifiyle hayata bakıyor. Bu alana akacak geleceğin ortaklarını şimdiden çağırıyor, onlara eşit haklı ortaklar gibi davranıyor. Bugünkü müttefiklerimiz, gelecekteki ortaklarımız olacak. Onlar, Özgürlük Hareketi’ne sığınmıyor ya da yanaşmıyorlar; tam tersine Özgürlük Hareketi, gelecekte ortak olacakları süreç için de sözlerini ve kendilerini ortaya koyma imkânı sağlayarak ortakların da elini güçlendiren bir strateji izliyor. Böylelikle kendisine sağlayacağı faydayı da azami düzeye çıkartmış oluyor, ortakları kazanamazsa kendisinin kazanamayacağı bilinciyle hareket ediyor. Bu, uzağı gören, akılcı, tarihsel bir yaklaşım. Hem büyük kitlelerde karşılık buluyor hem de olası ortaklar arasında saygı ve anlayış görüyor.

HDP bütün ezilenlerin ortak hareketidir
Bir şeyi özellikle belirtmekte fayda görüyorum: İttifakları konuşurken CHP’yi dışarda tutarak konuşuyoruz. Ama bu, sosyal demokrat kitleler arasında programımızın karşılığı olmadığından değil, CHP’nin merkez karar organlarının çözüm, demokratik barış, yeni bir anayasal düzen ve özgürlüklere dayalı yeniden kuruluş çerçevesine kapılarını sımsıkı kapatmış olduğundan. Yoksa CHP’nin sosyal demokrat tabanındaki birçok kesim HDP’yi çözüm ortağı olarak görüyor. O nedenle daha geniş bir alanda siyasetimizin karşılığı var. Fakat ittifak alanımız, bu karşılığa göre değerlendirdiğimizde nispeten daha dar. Bunun önemli nedeni, CHP’nin bize ilişkin olarak dillendirdiği kimi iddiaların, kimi sosyalist hareketler arasında da kabul görebilmesi.

Diyorlar ki, “Kürt Özgürlük Hareketi, ulusal bir harekettir. Biz ise bir sınıf hareketiyiz. Dolayısıyla ulus hareketi ile sınıf hareketi aynı kümede bir araya gelmez.” Bu, tümüyle hatalı bir “sınıf-ulus ilişkisi” tartışması. Kaldı ki HDP, bir ulus hareketi de değil. HDP Kürt ulusunun demokratik taleplerini temel hedefleri arasına koymakla birlikte, Türkiye’deki bütün ezilenlerin ortak hareketi olma hedefiyle mücadele ediyor. Bunların bir arada yürütülebilmesinin en önemli imkanı Kürdistan Özgürlük Hareketinin “kendi kaderini tayin” hakkını ortak yaşam yönünde belirleme kararında yatıyor.

Kürtlerin, dört ayrı devletin hakimiyet sınırları içinde yaşadıklarını biliyoruz. Kürdistan Özgürlük Hareketi de sadece Türkiye sınırları içerisinde mücadele etmiyor. Bu, Kobanê’deki Kürt’ün, Hewlêr’deki, Kandil’deki Kürt’ün derdi ile dertlenme görevini omuzlarımıza yüklüyor. Pek çok politik hareket içinse mücadele ulusal sınırlar içinde başlayıp bittiği için bu çerçeveye şüpheyle bakıyor. Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin mücadeleye tek coğrafya eksenli bakmıyor oluşu, dost ve düşmanlarını, müttefiklerini çok farklı mücadele zeminlerine göre tanımlaması, dolayısıyla her zaman ve her yerde mücadeleye kaba ve dar bir anti-emperyalizm bakış açısından yaklaşmıyor oluşu, HDP ile ittifaktan uzak duranlar, durmak isteyenler için bir gerekçe değeri ediniyor.
Kürt halkı ile onun talepleri ile özdeşleşemeyen ve hemhal olmayan politik yaklaşımlar, CHP’nin ortaya koyduğu diğer seçeneğe daha hızlı yaklaşabiliyor ve onun çağrılarına daha kolay ayak uyduruyorlar. Bunda Kürdistan Özgürlük Hareketi ve HDP’de bir araya gelenlerin kendilerini onlara doğru bir biçimde anlatamamasının da bunda bir payı olabilir. Söz konusu tartışmaların sonuna kadar sürdürülememesinin, onların tezlerinin çürütülmesinin hakkının verilmesi için sabırla çaba gösterilememiş olmasının da bir payı olabilir.

Gerçi Kobanê, bu tür tartışmaları yerle bir eden bir etki yarattı. Şu an bizimle yeni ittifak kuranların çoğu için görüşmeyi mümkün kılan en önemli etkilerden biri Kobanê direniş pratiğidir diyebilirim. Herşey zaman içerisinde değişecektir. Biz kapsamak için, onlar da ortaklaşmak için yeterli gayreti sarf edersek seçim başarımızdan sonra bütün bunları daha rahatça konuşabileceğimiz ve ikna edebileceğimize inanıyorum. Bu temelde HDP olarak ittifak çabalarımız ve görüşmelerimiz sürecek.

Biz SYRIZA ile aynı ailedeniz
Yunanistan, ittifak açısından da önemli bir deneyim. Yunanistan’da Türkiye’den farklı olarak mücadele, sosyal haklar ve sosyal kazanımlar temelinde cereyan ediyor. Yunanistan’da parçalı sosyal güçleri kapitalist düzene karşı ortak mücadele programında seferber edebilmek için hepsinin taleplerini ve özerkliğini tanıyan yeni bir örgütlenme çerçevesi gerekti. SYRIZA, bunu hem teorik olarak başardı hem de kriz günlerinde bir seçenek üretmeyi başararak bugün Yunanistan’da iktidar oldu.

Yunanistan’daki bu başarı öyküsünün Türkiye’de gerçekleşmemesi için hiçbir sebep yok. Yeter ki biz siyasi programımızı buna göre kuralım. Nitekim HDP, böyle bir hazırlıktır. Biz hep aynı ailedeniz. Almanya’da Die Linke, Fransa’da Sol Cephe, İspanya’da PODEMOS, Brezilya’da İşçi Partisi… Bunların hepsi aynı siyaset ailesinden gelen hareketlerdir. Yani çoğul muhalefet dinamiklerinin bir ortak politik ve sosyal program etrafında birleştirildiği hareketlerdir. Bunların hepsi büyük başarılar kazandı. Bizler de böyle bir başarı kazanmaya adayız.

SYRIZA deneyimi, iddia ettiklerimizin gerçekleşebileceğini ispatladığı için önemli. HDP, 10-20 yıllık bir birikimin ürünü. Sosyal ittifak meselesi, yalnız SYRIZA’nın başarısından sonra gündemleşmiş değil. Fakat bu gelişmeyle birlikte somut bir görünüm kazandığı için SYRIZA deneyiminden mutlaka öğreneceklerimiz var. En kısa zamanda da Yunanistan’a, bu minvalde bir inceleme ve araştırma için bir heyet göndereceğiz.
_______________________________________________________
Ertuğrul Kürkçü’nün seçimlere ilişkin Yeni Özgür Politika gazetesine verdiği mülakattan PolitikArt için özetlenmiştir.