Kürkçü: Meclis, Tezkereyle Yetkilerini Lağvetti

Kürkçü, Türkiye’nin gösterdiği tepkiyi rasyonel bulmuyor. Savaş medyasının Türkiye’yi Suriye’nin ağır tehdidi altındaymış gibi gösterdiğini söyleyen Kürkçü, tezkerenin hiçbir acil güvenlik bağlamı olmadığı görüşünde.

“Bu tezkere öncekilerden daha da kötü. Çünkü bu tezkerenin hangi sebeple, hangi somut hedefe, hangi çapta bir askeri faaliyeti içerecek şekilde çıkarıldığına dair en ufak bir emare yok. Hükümet, her zaman, herkese karşı savaşabilecek yetkiyi meclisten devralmış durumda.”

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bir yıl süreyle sınır ötesi operasyon yetkisi verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi’nin Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesini bu sözlerle değerlendiriyor.
Kürkçü, bu yetkinin Meclis tarafından hükümete devredilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtiyor ve bu yetkinin devredilmesinin meclisin meşruiyetini ve saygınlığını çok büyük bir şekilde azalttığına dikkat çekiyor.
“Şu an hükümet kime isterse ona savaş açabilir, nereye isterse asker götürebilir. Bundan ötürü hiçbir kısıtlamayla karşı karşıya değildir. Meclis kendi yetkilerini lağvetmiştir.”

“Türkiye Irak’ı her gün bombalıyor”

Suriye’de yaşanan çatışma sırasında top mermisinin Türkiye tarafına düşmesinin bu kadar celallenmeye yol açmaması gerektiğini söyleyen Kürkçü, yaşanan olayda Suriye kadar Türkiye’nin de sorumluluğu olduğu görüşünde.
“Etik olmadığı gibi, siyasi açıdan da eni boyu düşünülmemiş, maceracı girişimlerin sonucu olarak bir sınır kasabasında beş yurttaşın hayatını alan mermide hükümetin payının yarı yarıya olduğunu söyleyebiliriz. O yüzden başkasına gürlemeden önce hükümetin kendi yaptıklarının hesabını vermesi lazım.”
“Türkiye her gün Irak sınırlarının ötesini bombalıyor. Eğer bu alelacele tezkere gerektirse, Irak hükümetinin de Türkiye’ye her gün tezkere çıkartması, savaş tehdidinde bulunması gerekiyor.”
“Türkiye’nin gösterdiği tepki rasyonel değil. Ayrıca bunun top mermisi gelmesiyle ilgisi yok. Savaş medyası bunu abartıyor ve sanki Türkiye Suriye’nin ağır tehdidi altındaymış gibi gösteriliyor. Bu tezkerenin hiçbir acil güvenlik bağlamı yok.”

“Biz tarihe neyi anlatamayacağız?”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tezkere karşısında direnenler tarihe bunun hesabını veremeyeceklerdir. Biz de meydanlarda halkımıza tezkereye karşı direnenleri anlatacağız” sözlerini de eleştiren Kürkçü, tezkerenin Başbakan’ın elinde olduğunu ve bu tezkereyle ne yapacağını göreceğimizi söyledi.
“Biz bu tezkereye hayır dememizi kime anlatamayacağız. Tarih bize ne diyecekmiş? Olsa olsa tarih Başbakan’ın savaş meraklısı olduğunu gösterecek. Savaş meraklısı ama asla savaşa girmeye de cesareti yetmeyen bir başbakan olarak tarihe geçecek.”
“Bize olacak bir şey yok. Umalım Türkiye’ye bir şey olmasın. Maceracı, ne dediğini bilmeyen bir insandan gelecek tehlikeden daha büyük bir tehlike Türkiye için söz konusu değil.”

“Türkiye savaşın bir tarafını içine çekerek saldırıları da davet etti”

Kürkçü’ye top mermisinin kim tarafından atıldığının dahi henüz bilinmediğini hatırlatıyoruz ve olayda provokasyon ihtimali olup olmadığını soruyoruz.
Türkiye’nin Suriye ile olan ihtilafı bakımından sonsuz sayıda provokasyonla karşı karşıya olduğumuzu söyleyen Kürkçü, Antep’te yaşanan patlamayı örnek gösteriyor.
“Suriye huzur bulmadığı sürece provokasyonlar devam edebilir. Durup dururken Suriye’yle düşman olduk ve durup dururken savaşa girmemiz de istenebilir.”
“Türkiye, Suriye-ABD ihtilafına ABD’den daha büyük bir hevesle daldı ve aslında ABD’nin kastettiğinden daha fazlasını kendisi için elde edebileceğini umdu.”
“Kuralları aşarak yapabileceği her şeyi yaptı. Mülteci göçünü teşvik etti. Sınırın hemen dibinde kurduğu mülteci barınaklarının bir bölümünün Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denilen çete tarafından bir tür kışla olarak kullanılmasına izin verdi.”
“Bu insanların buralardan çıkarak Suriye içlerine akın ettiklerini ve öldürme olaylarına karıştıklarını biliyoruz. Türkiye savaşın bir tarafını kendi sınırları içine çekerek aslında saldırıları da davet etmiş oldu.”
“Kışkırttığı mülteci göçü Türkiye’ye iki yönden çatışma olarak döndü. Birincisi, Türkiye ÖSO ve Suriye arasındaki çatışmaya topraklarını açmış oldu. İkincisi, Suriye’deki mezhep savaşını Antakya’ya ithal etti.”(Bianet)