Mersin’de özgür basına destek, katliama protesto

AKP hükümetinin Kürt medyası ve sol muhalif gazetecilere yönelik baskıları Mersin’de düzenlenen bir eylemle protesto edildi. Eylemde Uludere’de yaşanan katliam da kınanırken, Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetesi dağıtıldı.

Mersin’de, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile Emek, Demokrasi ve Özgürlükler Platformu bileşenleri ile çeşitli siyasi parti ve demokratik sivil toplum örgütleri tarafından, Özgür Basın’a yönelik polis baskınları ve gözaltına alınan 35 gazetecinin tutuklanması protesto edildi. Kitlesel gösteriye, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, BDP PM üyesi Mehdi Perinçek, BDP il ve ilçe yöneticileri, BDP’li Akdeniz Belediyesi’nin Meclis üyeleri, çeşitli siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile halk katıldı. Özgür Gündem, Azadiya Welat, Evrensel ve Birgün gazetelerinin açıldığı eylemde, Şırnak’ta 35 sivilin TSK jetlerinden atılan bombalarla katledilmesi kınandı, katliamın sorumlularının açığa çıkarılarak hesap sorulması istendi. Mersin Taş Bina önünde düzenlenen gösteride, “İşte AKP, işte katliam”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Faşizme inat, yaşasın hayat” sloganları atıldı.

90’LARA DÖNMEYECEĞİZ DİYEN AKP 90’LARI ARATIR OLDU

İlk olarak Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adına bir açıklama yapan Müslüm Tank, “AKP diktatörlüğü, 2009 yerel seçimlerinden sonra başlattığı saldırılarını yoğunlaştırarak sürdürmekte, seçilmişlerden başlayarak, aydınlara, avukatlara ve son olarak basın-yayın kuruluşlarına yönelik gözaltı ve tutuklama furyası ile devam ettirmektedir” dedi.

Müslüm Tank, İçişleri Bakanı’nın gündeme düşen son sözlerini de hatırlatarak şöyle konuştu: “Bakan İ. Naim Şahin, bundan sonraki hedeflerinde ressamların, şairlerin, müzisyen ve sinemacıların olduğunu pişkin bir dille ifade etmiştir. Bütün bu yaşananların ‘planlı-programlı bir politika’ olduğunu Devlet Bakanı Beşir Atalay da bir süre önce açıklamıştı.

Yaşadıklarımız, ‘90’ların konseptine dönmeyeceğiz’ diyerek 90’ları bile aratır duruma dönüşen bir hükümet politikası olduğunu göstermektedir. Bunun en son örneğini, Uludere’ye bağlı Ortasu (Roboski) Köyü’nde 35 köylüyü uçaklarla bombalayıp yakarak ve parçalayarak vermişlerdir.”

SORUMLULAR YARGI ÖNÜNE ÇIKARILSIN

Tank, katliamı uzun süre görmezden gelen yaygın medyanın, olay duyulunca da Genel Kurmay’ın perspektifi ile sıradan bir olaymış gibi haberi verdiklerine işaret etti. Müslüm Tank, “İşte bu son örnek gösteriyor ki muhalif, özgür basın-yayın kuruluşlarının önemi kendini daha çok göstermektedir. Bizler, onların boşluklarını hissettirmeyeceğiz. Muhalif basının gönüllü muhabirleri, yazarları, çalışanları ve dağıtanları olacağımızı ilan ediyoruz” şeklinde konuştu.

Aynı gösteride, Mersin Emek ve Demokrasi Platformu adına bir açıklama yapan Hasan Kapıkıran ise, Şırnak’ın Uludere İlçesi Ortasu (Roboski) köyünde 35 köylünün katledilmesine yol açan saldırının sorumlularının yargı önüne çıkarılması gerektiğini vurguladı. Kapırıkan, “Ülke, adeta Irak’a, Afganistan’a dönüştürülmüştür. Bu katliam, Mustafa Muğlalı Kışlası’nın adı değişse bile ikinci bir Muğlalı faciası yaratan zihniyetin sürdüğünü göstermektedir. Uludere’de kışla varsa, oraya Genel Kurmay Başkanı’nın adı verilmelidir” dedi.

AKP İNSANLIK SUÇUNU GİZLEYEMEYECEK

“Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, ‘Kürtlerin hakları tanınacak’ demesi üzerine hepimizi endişe sardı” diyen Hasan Kapırıkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü 2007’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘iyi şeyler olacak’ dediğinde askeri ve siyasi operasyonlar yoğunlaşmış, çözüm politikasının daha fazla ölüm olduğu anlaşılmıştı. Arınç’ın açıklamalarının ardından da Türkiye halklarının kaderi, katliamlarla yazılmaya devam ediyor. Özgür basını sustursalar da sansür uygulasalar da gazetecileri baskı altına alsalar da tüm dünya bu katliamı görmüştür. Hükümet ve devlet, bu insanlık suçunu gizleyemeyecektir. Katliamcı zihniyeti her yerde ve her zeminde teşhir edeceğiz, lanetleyeceğiz.”

Katliamda yaşamını yitiren yurttaşların acılı ailelerine ve halka başsağlığı dileyen Hasan Kapırıkan, açıklamasını şöyle sonlandırdı: “30 yıldır süren savaşın da etkisiyle yoksulluk ve işsizliği katmerlenerek artan bölge halkına günlük yaşamını idame ettirmek için ‘kaçakçılık’ yapmaktan başka çare bırakmayanların vahşetini kınıyoruz. Bir kez daha bu ülkenin kanayan yarası olan Kürt Sorunu’nun, katliamlar ve savaşla çözülemeyeceğini vurguluyor, sorunun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü için vakit kaybetmeden somut adımlar atılması gerektiğinin altını çiziyoruz.”.

Öte yandan Kapıkıran’ın basın açıklaması sırasında adı öğrenilemeyen bir kişi, kitleye laf atarak eylemi provoke etmeye çalıştı. Ancak bu kişi gösteriye katılan yurttaşların sağduyulu davranması sonucu amacına ulaşamazken, araya giren sivil polisler tarafından kitleden uzaklaştırıldı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile Emek, Demokrasi ve Özgürlükler Platformu temsilcilerinin basın açıklamalarının ardından protestoya katılan yurttaşlar, Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetesi dağıttı.