Özyönetim demokrasinin talep edilmesi değil, her gün icra edilmesidir!

HDP İzmir İl Konferansı’nda konuşan, İzmir Milletvekili ve HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü “HDP’nin yürüyüş hattı az çok belli olmuştur. Diyarbakır’da ortaya konan deklarasyon en önemli siyasi zemindir. Öz yönetim yalnızca yaşam alanlarında halkın kendisini yönetmesi değildir. Özyönetim için fabrikada, okulda, kışlada ne yapacağımız da en az onun kadar önemlidir. Özyönetim demokrasinin talep edilmesi değil her gün icra edilmesidir,” dedi

HDP İzmir İl Konferansı'na 500 kadar davetli ve delege katıldı.

HDP İzmir İl Konferansı’na 500 kadar davetli ve delege katıldı.

HDP İzmir İl Konferansı, Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde ‘Yarını bugünden kuruyoruz’ başlığıyla gerçekleştirildi. Divan Başkanlığı’nı delege Dr. Zeki Gül yaptı. Bir gün önce bir eylem sırasında polis tarafından gözaltına alınan HDP İzmir İl Eş Başkanı Dilek Aykan’ın mesajı okundu. HDP İzmir İl Eş Başkanı Cavit Uğur, “Türkiye’de topluma korku salmak istiyorlar. Her gün kendi katlettikleri kadın ve çocukları başkalarının sırtına yıkarak, bu yükten kurtulamazlar. Bugünkü tablonun tek nedeni, HDP ile düzenin yerinden oynamasıdır. Bundan korkuyorlar. Halkların eşitlik temelinde bir arada olma talebi tutmuştur, bu maya tutmuştur” dedi.

‘ÜÇ KATLİAMA RAĞMEN’

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de yaptığı konuşmada, partisinin toplumsal muhalefet gücüne değinerek, başkanlık rejimine karşı takındıkları tavrı şöyle anlattı:

Kürt halkını herhangi bir şekilde teslim almanın mümkün olmadığının ispat edildiği tarihi bir dönemden geçiyoruz. Bu kışı bahara bağlayacağız. Kongremiz bu alan temizliği için en önemli alanlardan biri. 7 Haziran ve 1 Kasım’da HDP, arkasındaki büyük toplumsal yığınağın hakkını vermek için elinden gelenden fazlasını yaptı. Saldırılara, şiddete, üç katliama rağmen Türkiye’de bir diktatörlük inşası yolundaki AKP’nin önüne dikildi. Bugün demokratik bir gelecekten söz edebiliyorsak bunu HDP’ye borçlu olduğumuzu tüm bölge biliyor. AKP’ye oyunu vermiş olan kitleler için bile gelecek umudu HDP’dir. Erdoğan’a kendilerine kıymasın diye gizlice oy vermişlerdir ama HDP’ye de barajın altına düşmemesi için oy verilmiştir. Hala Erdoğan karşısında bir gelecek imkanı olarak halkların önünde bir seçenek varsa bu sizsiniz.

‘HENDEK’LE GERÇEKLER KARARTILMAYI ÇALIŞILIYOR’

HDP’li Kürkçü, seçimlerin ardından bir darbe gerçekleştirildiğini öne sürerek, hendek tartışmaları ile gerçeklerin karartılmaya çalışıldığını iddia etti. Kürkçü şöyle konuştu:

“Önümüzde seçimlerin olmadığı, önümüzü halkın mücadelesiyle açacağımız bir dört yıllık dönem var. Kimse kendini aldatmasın. ‘Normal’ bir ülkede seçimin ardından herkesin layığını bulduğu bir parlamenter rejimde yaşamıyoruz. AKP’nin Ergenekon, Gadyo ile kurduğu ittifakla giriştiği bir darbenin ardından gerçekleştirdiği olağanüstü rejimde yaşıyoruz. Bizim parlamentonda yer alıyor olmamız bu darbe gerçeğini değiştirmez. Bu darbeyle demokrasi, halklarımızın barışçı kurtuluşu bir arada yürüyemez. Halklarımızın geleceğinin savaşta olmadığını biliyoruz. Bunu, Kürt halkı hepimizden önce sezdi, bu darbenin gelişini, savaşın dayatılacağını herkesten önce gördü. Halka başkanlık rejimi fiilen dayatıldığında Kürt halkı buna karşı özyönetimlerle yanıt vermeye girişti. Hendek edebiyatı ile karatılmaya çalışılan gerçek budur. Kürt halkının savaş dayatmasına karşı fiilen kendi öz yönetimlerini ortaya koyarak gerçekleştirdiği bir demokrasi direnişi vardır. Savaşın sonlanması halkın öz yönetim iddiasının karşılık bulmasıyla mümkündür.”

‘CİHATCI- MEZHEPÇİ SALDIRIYA KARŞI ÖZGÜRLÜK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’

HDP’nin, HDK, DTK ve DBP ile birlikte Diyarbakır’da ortaya koyduğu deklerasyonun siyasi zemininde hareket ederek, mücadeleye devam edeceğini belirten Kürkçü, “HDP’nin yürüyüş programı az çok belli olmuştur. Diyarbakır’da ortaya konan deklarasyon en önemli siyasi zemindir. Öz yönetim yalnızca yaşam alanlarında halkın kendisini yönetmesi değildir. Özyönetim için fabrikada, okulda, kışlada ne yapacağımız da en az onun kadar önemlidir. Özyönetim demokrasinin talep edilmesi değil her gün icra edilmesidir. HDP önümüzdeki kongresinde bunu aydınlatacaktır. Bu mücadelede Halkların Demokratik Kongresi yeniden önem kazanıyor. Hayat siyasetten ibaret değildir. Toplumsal mücadele, ekmek, hak, kimlik kavgası bunların her birinin cereyan ettiği her bir yaşam alanındaki mücadeleye HDK ile ortak olmamız lazım. Bu savaş, cihatçı, mezhepçi saldırı karşısında özgürlük için mücadele edeceğiz. Türkiye’nin geleceğine ortak olmak, halklarımızın özgürlükçü bir demokraside yaşayabilmelerinin önünü açabilmek için, çıkarı özgürlükte ve barışta olan kitleleri bir araya getirmemiz bir demokrasi cephesini inşa etmeyi başarmalıyız,” dedi.

CHP’YE TEPKİ

HDP İzmir Milletvekili Kürkçü, CHP’nin HDP mirasına konmak istediğini ileri sürdü ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“CHP bu cephenin neresinde duracak? CHP’ye oy veren kitlelerin gönlünden geçenleri biliyoruz: Onlar da bizim kadar barış, özgürlük ve inançlarına saygı isterler. Ancak CHP yönetiminin darbe karşısında özgürlük için, başkanlık rejimi dayatması karşısında demokratik öz yönetimlere dayalı halk itirazlarından yana konum almaktan kaçındığını görüyoruz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, özyönetim taleplerini terörizm olarak görüyor. Kılıçdaroğlu, ‘terörün bastırılması için her türlü desteği vereceğini’ söylüyor ve ‘Cumhuriyette, öz yönetim mi olur’ diyor. Ben soruyorum: Öz yönetimsiz cumhuriyet mi olur? Kendi kendini yönetmeyen halk olur mu? CHP’ye oy verenler AKP karşısında güçlü gördükleri bir geleneksel partiye oy verdiler. Alevilerin, emekçilerin, yoksulların, Kürtler’in hakkını savunmakta HDP ile ortak olacağını düşündüler. Yaşlılar CHP’ye oy verdi ama gençlerin HDP’ye oy vermesi her hanede onaylandı. Şimdi Kılıçdaroğlu, şu devlet kararını anlamış görünüyor. ‘Ne yapılacak edilecek HDP bir şekilde bertaraf edilecekse HDP’nin mirasına niye biz konmayalım’. Bu bir boş hayal, biz ölmeyeceğiz. Mirasımıza da konamayacaksınız. Eninde sonunda HDP’den vazgeçilemeyeceği, onsuz siyasetin anlamının olmayacağı, böyle bir Türkiye’nin kaba, kara koyu bir mezhepçi diktatörlük olacağı kafalarına dank eder. Biz bir demokratik bir cumhuriyeti istiyoruz, talep ediyoruz.”

Ertuğrul Kürkçü, yine hendek tartışmalarına değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Devlet AKP eliyle ‘Çöktürme Planı’ dediği bir kıyım planı yürütüyor. 10-15 bin insanın öldürülmesini, 300 bin insanın yerinden yurdundan edilmesini içeren bu planla Kürt halkına karşı bir tür soykırım, tehcir siyaseti Dersim’den bu yana ilk kez Türkiye gündeminde işletilmeye başlanmıştır. Biz özgürlük için mücadele eden halkın uyanıklığına sahip olarak partimizi örgütlemezsek bu uğursuz plan hakikat olabilir. Onu boşa çıkarmak mümkündür. Halk göğsünü siper ediyor . NATO’nun ikinci büyük ordusu, 18- 19 yaşındaki çocukların koyduğu direniş ile başa çıkmakta nasıl zorlanıyor görüyoruz. Bu ‘terörle mücadele’ değil halka yönelik bir savaştır ve halk bu savaşa karşı koyuyor. Partimiz ölmeyi ve öldürmeyi tasvip etmez. Ancak ortada bir saldırı varken bu saldırıdan kendi hayatını korumak için hendek kazanlar; değil hendek kazmak sur yapmamışsa, kale inşa etmemişse iyi davranmış demektir. Yurttaş ne yapabilir kendini korumaya çalışmaktan başka. Kabahat kendini korumaya çalışanlarda değil. Halka boyun eğdirmek için onu yok etmeyi göze alanlarla uğraşmak gerekir. Halkın direnişi selamlıyoruz.”

Kürkçü’nün konuşmasının ardından toplantı basına kapatıldı.