‘Barajsız seçim, barajsız demokrasi’

Hukuki ve siyasi tartışmalar sürerken bu sabah İstanbul, Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılan toplantı, seçim barajına karşı HDP, CHP, ÖDP, EHP gibi partiler ve birçok demokratik kitle örgütünün bir araya geldiği bir kampanyayı duyurdu. Başlık “Barajsız seçim, barajsız demokrasi”. Bu ilk toplantıydı; devamı ortak açıklamalar, toplantılar, mitingler gibi demokratik tepkilerle gelecek.

________________________________________________________________________________________

images (1)Yüzde 10’luk seçim barajı hakkında vereceği kararla gündeme gelen Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) dair hükümet medyasında, siyaset bilimi, hukuk, medya, mantık derslerinde enine boyuna tartışılabilecek bol ‘darbeli’ cümleler kuruluyor bir süredir. Bir sürü örnek bulunabilirdi, temsili olarak en şahanesini alalım: “Anayasa Mahkemesi’nin siyaseti dizayn için aylardır ince bir planla harekete geçirildiği ortaya çıktı”.

Hukuki ve siyasi tartışmalar sürerken bu sabah İstanbul, Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılan toplantı, seçim barajına karşı HDP, CHP, ÖDP, EHP gibi partiler ve birçok demokratik kitle örgütünün bir araya geldiği bir kampanyayı duyurdu. Başlık “Barajsız seçim, barajsız demokrasi”. Bu ilk toplantıydı; devamı ortak açıklamalar, toplantılar, mitingler gibi demokratik tepkilerle gelecek.

‘Benzeri sadece Seyşel Adaları’nda var’

Bu AYM’nin alacağı kararla ilgili bir toplantı değil.” Gencay Gürsoy, adına konuştuğu Barış ve Demokrasi Konferansı’nın AYM’nin gündeminden çok öncesinden beri seçim barajına dair itirazlarını dile getirdiğini söyledi ve o yüzden de açılışı bu cümleyle yaptı. Yüzde 30’larda oy alan bir partinin mecliste yüzde 60’larda temsil edildiği bu sistemi “Milli irade gaspı” diye nitelendirdi Gürsoy.

Hükümet medyası ‘aylardır süren sinsi plan’dan söz ediyor. Fakat konu seçim barajıysa, Anayasa hukuçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, 30 yıldır bu konudan konuştuklarını söylüyordu. Meslektaşı Abdullah Sezer’den yaptığı alıntıya göre, yüzde 10’luk baraj Türkiye’ye en yakın biçimiyle Seyşel Adaları’nda var. Seyşeller, tropik bir cennet, ideal balayı adresi olarak kafanızda canlanıyor olabilir. Lakin Türkiye’yle aşağı yukarı aynı tarihlerde hayata geçen seçim barajı sayesinde 30 yıldır orada tek parti iktidarı, hatta bir tür diktatörlüğü söz konusu. Çünkü muhalefet ne yapsa Meclis’e giremiyor.

Kaboğlu’nun, AYM’nin 1995’teki baraj kararı, 2001 anayasa değişiklikleri ve 2007-8 AİHM kararları çerçevesinde çizdiği tarihsel arka plan önemliydi. Bir hukukçu olarak çok net iki noktadan söz etti. İlki seçim barajının doğrudan anayasa aykırı oluşu. İkincisi de, AYM’nin kararına müdahalede bulunmanın yine anayasa ihlali anlamına geldiği(138. madde). O yüzden kendiyle çelişmemek için objektif olarak sadece olabileceklerden söz etti. Evet AYM ihlal saptaması yapabilir ve parlamentoyu çözüme davet edebilirdi. Ya da ikinci bir seçenek olarak somut norm denetimine tabi tutarak, ihlal gördüğü maddeyi kendisi iptal edebilirdi.

Özellikle ‘istikrarın’ da yeniden konuşulmasını önerdi Kaboğlu. Koalisyonları mutlak bir kaos ve istikrarsızlık olarak kabul ettirme çabasına karşı, koalisyon dönemlerinde atılmış olumlu adımlardan söz etti. CMUK Reformu, 2001 anayasa değişiklikleri gibi…

‘Böylelikle AYM de sicilini biraz temize çekebilir’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, katıldığı kimi toplantılarda ‘şahsı adına’ konuştuğunu vurgular. Bugün söze ‘parti adına’ orada bulunduğunu söylerek başladı. Tarihin cilvesi, Diyarbakır’da yüksek lisans öğrencisiyken ders aldığı hocası İbrahim Kaboğlu’yla birlikte hâlâ yüzde 10’luk seçim barajından konuşuyordu.

Tanrıkulu, yoldaki karara dair daha netti: “AYM’yi bu kadar eleştiren biri olarak, birçok parti kapatmada imzası bulunan, geçmişte hiç de özgürlüklerin güvencesi olmayan böyle bir kurumdan seçim barajını kaldırmasına dair beklentide olmak beni üzüyor. Ama umarım norm tespitiyle yasama organına bırakmadan kararını verir. Belki böylelikle AYM de kendi sicilini biraz temize çekme şansı bulur.”

‘Biz Meclis’e giremezsek onlar düşünsün’

Temize çekme kısmında HDK Eş Sözcüsü, HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün de CHP’ye hafif bir dokundurması oldu denebilir. Milli bakiye sistemiyle Meclis’e giren TİP’in parlamento dışı kalmasında Tanrıkulu’nun partisinin payına değinen Kürkçü, önemli olan “Bugün günahlarımızından ne kadar arınmak istediğimizdir” dedi sonra da.

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş geçen hafta HDP’nin önümüzdeki seçimlere bağımsız adaylarla değil, parti olarak girmek için hazırlık yaptığını açıklamıştı. Bugün Kürkçü öncelikle ‘istikrar‘ adına halkın yüzde 30’undan fazlasının parlamento dışı kalmasının zekâyla dalga geçmek olduğunu söyledi. İstikrarı bir de HDP’nin Meclis’e girememesi üzerinden konuşmayı öneriyordu şu sözlerle: “Seçime parti olarak gireceğiz. Risk aldığımız söyleniyor. Evet, Meclis’e milletvekili sokamama ihtimalimiz vardır ama biz Meclis’te olmadan çözüm sürecini nasıl yürütecekler, biz olmadan nasıl istikrar sağlanacak, onu da onlar düşünsün.

AYM’nin kararı ne olursa olsun yükselecek bir demokratik muhalefet

ÖDP Eş Başkanı Alper Taş’ın da “Temsilde adalet olmadan hiçbir konuda adalet olamayacağına” dair diyecekleri vardı: “Onların istikrar dediği, işçilerin istikrarlı bir biçimde iş cinayetlerinde ölmesi, ölmeyenlerin istikrarlı bir biçimde işsiz kalıp yine açlıktan ölmesi…”

KESK, DİSK, EHP, TTB adına da yapılan konuşmalar da, daha sonra yayınlanan “Temsilde adalet ilkesi, bir siyasal faydacılığa feda edilemez” diyen ortak açıklamaları da önümüzdeki günlerin, sanki hiç değilmiş gibi, ayrıca hareketli geçeceğini gösteriyor aslında. AYM’nin kararı ne olursa olsun yükselecek bir demokratik muhalefet bu.

Türlü biçimlerde seçim barajını savununlar için, Orgeneral Kenan Evren’in 23 Ekim 1981’de bu meseleye dair sözleriyle bitirelim, herkes yerini bilsin: “Anayasa kadar önemli olan bir kanun da, Seçim Kanunu olacaktır. Küçük küçük partilerin koalisyon döneminde ne kadar müşküller çıkardığını, iktidarda kalabilmek uğruna bu küçük partilere ne tavizler verildiğini hep beraber gördük ve yaşadık. (…)Parti enflasyonunu önleyecek bir seçim sistemini bütün millet sizlerden beklemektedir.”

Metinde imzası olanlar:

Gencay Gürsoy- Demokrasi ve Barış Konferansı/Ertuğrul Kürkçü- HDK Eş Sözcüsü- HDP Milletvekili/Sezgin Tanrıkulu- CHP Genel Başkan Yardımcısı/Alper Taş- ÖDP Eş Genel Başkanı/Saruhan Oluç – HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı/Sibel Uzun – EHP Genel Başkanı/Şaziye Köse – KESK Eş Genel Başkanı/Kani Beko – DİSK Genel Başkanı/Osman Öztürk – TTB/Süleyman Solmaz – TMMOB/Müslüm Doğan – PSAKD Genel Başkanı/Ali Kenanoğlu – HUBYAR Sultan Genel Başkanı/Ercan Geçmez – Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı/Doğan Demir – Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı/İmam Balsever – Özgür Demokratik Alevi Hareketi Eş Başkanı/Celalettin Can – 78’liler Girişimi/Nimet Tanrıkulu – Barış İçin Kadın Girişimi

Pınar Öğünç: (http://www.diken.com.tr/secim-barajina-ortak-demokratik-meydan-okuma-geliyor-barajsiz-secim-barajsiz-demokrasi/)