Sandıktan ne çıkarsa odur!

Ertuğrul Kürkçü, TBMM genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada: “Türkiye halkları önümüzdeki dönemde sadece bu kanun yapma tekniğini değil, aynı zamanda bu teknikle kanun yapanları bir şekilde sınavdan geçirecek, bunların önlerine on altı yıllık bir fatura çıkaracak ve “Bir daha bizi böyle yönetmeyin çünkü biz böyle yönetilmeye layık değiliz.” diyecek.” dedi.

HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; tabii ki bu kanunun birinci bölümü hakkında ne diyorsak ikinci bölümü hakkında da onu diyoruz çünkü bu iki bölüm birbirinden ayrılamayacak kadar birbirine benziyor yani içinde herhangi bir tutarlılık, ihtiyaçlar ile yasalar arasında bir ilişki, bağlam ilişkisi, ihtisas süreçleri ile yasalar arasında ilişki, hiçbir şey yok. Adı üzerinde, bir torba var elimizde, torbacılar tarafından içi doldurulmuş ve bir seçim rüşveti olarak ortaya konmuş. Dolayısıyla bu maddeler bugün tartışılsa ve karara bağlansa ya da hiç tartışılmadan karara bağlansa aslında pratikte aynı sonuç doğacaktı. O nedenle, yeni bir sözü gerektirmiyor.

Bu çerçevede şunu söyleyebiliriz önümüze bakarak: Ümit ediyoruz ki, Halkların Demokratik Partisi öyle bekliyor ki Türkiye halkları önümüzdeki dönemde sadece bu kanun yapma tekniğini değil, aynı zamanda bu teknikle kanun yapanları bir şekilde sınavdan geçirecek, bunların önlerine on altı yıllık bir fatura çıkaracak ve “Bir daha bizi böyle yönetmeyin çünkü biz böyle yönetilmeye layık değiliz.” diyecek.

Herhangi bir biçimde halkın örgütlü kesimleriyle müzakere etmeden, ihtiyaç sahipleriyle tartışmadan, paydaşlarla görüşmeden, onların rızasını almadan gündeme getirilen ve her seferinde her uygulamadan sonra orası burası yeniden değiştirilerek, aslında kanunu uygulayıcıların çoğu kez içinden çıkamadığı kanunlar yaratarak bu halka kanun dayatmak -daha önce de söyledik- bu kanunun, kanunların kaynağındaki Roma hukukunda esasen bir suçtur. Her konuda bir kanun ilkesini kaçıncı keredir ihlal ettiğinizi bilmiyoruz ancak bunların içerisinde bazıları ister istemez halkın dolaysız çıkarını olumlu olarak etkilediği için bunları tartışmak zorunda kalıyoruz. Yoksa aslında yapılması gereken, böyle bir kanun yapma tekniği karşısında Meclisin geri kalanının bunları boykot etmesi, sizi bu kanun yapma usullerinizle baş başa bırakması olabilirdi ama kaçınılmaz olarak Meclis halkı ilgilendirdiğinden, halk “Bu Mecliste hayrımıza bir şey olabilir.” diye ümitle buraya baktığından o zaman ister istemez biz de bunun içerisinde halkın şöyle ya da böyle göreli olarak yararına olan konuları sonuca bağlamakta katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Yoksa ne böyle devlet yönetilebilir ne böyle toplum yönetilebilir. Zaten öyle görülüyor ki böyle yönetilmeyeceği apaçık ortaya çıkacak.

Bugün bir İsviçre gazetesi Neue Zürcher Zeitung’da çıkan bir makalede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin her bir tarafının düşmanlarla dolu olduğu, ülkemizin uluslararası alanda düşmanlarla kuşatılmış olduğu ve bunlarla etkin bir mücadele vermek konusundaki sözlerini ele alarak demiş ki: “Aslında Tayyip Erdoğan bu Türkiye’nin başındayken başka bir düşmana ihtiyacı yok.” Şimdi bunu bir kinaye olarak görebilirsiniz ama elinizi vicdanınıza koyun, siz söyleyin: Bu yasa yapma usulleriyle bir devlet, bu yasa yapma usulleriyle bir parlamento çalıştırılabilir miydi? Elde ettiğiniz şeyin kocaman bir hiç, bir bıkkınlık, bir kurtulsak da bir an önce bitse duygusu olması sizi hiç üzmüyor mu? 3’üncü yılını daha tamamlamadan bu Meclis sona geldi ve sonunu hep beraber getirdik.

Sevgili arkadaşlar, bu son torba yasanız. Umarım sonuncu yasanız da olacak. Bundan böyle Türkiye, layık olduğu gibi yönetileceği insanları iktidara getirmek için yeniden sandık başına gidecek. Sizi uyarmak isterim. Oyun bozanlık ve mızıkçılık işaretleri geliyor, 24 Haziranda sandıklardan ne çıkıyorsa odur. Bunun gereğini yerine getirmeyenler Türkiye’nin geleceğini büyük bir tehlikeye atacaklardır. Sizi, verdiğiniz söze sadık kalmaya davet ediyorum. Hoşçakalın. (HDP sıralarından alkışlar)