Bu projede hiçbir şey halksız ve haksız olmayacak

Berktay bugün özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesini belediyecilik alanına taşıyor. HDP Şişli Belediyesi eşbaşkanı adayı olan Ayşe Berktay, yerel yönetimlerin toplumdaki eşitsizliklerin, yoksulluğun, adaletsizliğin aşağıdan yukarıya doğru düzeltilmesinin araçlarından biri olduğunu vurguluyor.

AyseBerktayÜniversite yıllarından beri sosyalist mücadelenin içinde yer alan Ayşe Berktay, yıllarca Avrupa’da sürgünde yaşadı. Türkiye’ye döndükten sonra Irak savaşına karşı insan hakları aktivisti olarak yoğun bir mücadele veren, Irak Dünya Mahkemesi’nin kurucu katılımcılarından olan Berktay, ayrıca Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma Komisyonu’nda, Barış İçin Kadın Girişimi’nde yer aldı. 2010 yılından beri BDP üyesi olan Berktay KCK adı altında düzenlenen operasyonlarda tutuklanarak iki buçuk yıl cezaevinde kaldı.

Berktay bugün özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesini belediyecilik alanına taşıyor. HDP Şişli Belediyesi eşbaşkanı adayı olan Ayşe Berktay, yerel yönetimlerin toplumdaki eşitsizliklerin, yoksulluğun, adaletsizliğin aşağıdan yukarıya doğru düzeltilmesinin araçlarından biri olduğunu vurguluyor. Şişli Belediyesinde yapmayı planladıklarını ANF’ye anlatan Berktay, “Sokak sokak, mahalle mahalle birlikte inşa edilen bir hayat olacak. Herkesin bilgi ve enerji birikimini, katılımını sağlamaya yönelik bu projede hiçbir şey halksız ve haksız olmayacak” dedi.

-Önce kendinizi tanıtabilir misiniz?

İsmim Ayşe Berktay, HDP Şişli Belediye Eşbaşkanı adayıyım. Sosyalistim ve üniversite yıllarımdan beri eşit, özgür, barışçıl bir dünya yaratmak için mücadele ediyorum. Çevirmenim ve insan hakları aktivistiyim. Irak savaşına karşı mücadelenin içinde oldum, Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma Komisyonunda, Barış için Kadın Girişiminde, Barış Meclisinde yer aldım. 2010 senesinden beri BDP üyesiyim. İstanbul İl Yönetiminde, Genel Merkez Kadın Meclisinde çalıştım. 2011 yılında KCK adı altında yapılan operasyonlarda tutuklandım. Bir ay önce cezaevinden çıktım.

-Belediyecilik alanında mücadele etmeye nasıl karar verdiniz?

Belediye Eşbaşkanlığı adaylığı bana ilk etapta bir öneri olarak geldi. Yerel yönetimler benim her zaman ilgimi çekmiş ve çokça takip ettiğim bir konuydu. Çünkü yerel yönetimler sadece belediyecilikle sınırlı bir hadise değil; yerel yönetim içinde yaşadığımız ortamla, yakın çevremiz ve yaşamımızla doğrudan ilgili olan bir konu. Kendimizi yönetmemizle ve demokrasiyi yerelden inşa etmek, yerelleşmekle ilgili bir konu. Yerel yönetim dediğimiz kavram halkın da içinde bulunduğu ve kendi yaşamını inşa ettiği bir örgütlenme tarzıdır. O nedenle yerel yönetimlerin ilgi alanına sadece yollar, çöpler, parklar girmez, bunlarla birlikte her türlü mücadeleyi de içinde barındırır. Biz ayrımcılığın var olduğu bir ortamda yaşamak istiyor muyuz? Biz adaletsizliğin, eşitsizliğin, yoksulluğun olduğu bir yerde yaşamak istiyor muyuz? Peki bunu biz yerelden hareket ederek nasıl düzelteceğiz? Biz nefret söylemlerini ve suçlarını, kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak için yerelden başlayarak nasıl örgütleneceğiz?

HERKES SÖZ SAHİBİ OLACAK!

-Peki nasıl örgütleneceksiniz, nasıl bir belediyecilik anlayışıyla örgütleneceksiniz?

Her şeyden önce katılımcı, doğrudan temsile dayanan ve hiyerarşik olmayan bir belediyecilik anlayışı olacak. Halk ile birlikte hem kendimizi hem de kentimizi yöneteceğiz. Bu nedenle ‘Bu şehir bizim’ diyoruz. Bu örgütlenmeyi meclisler vasıtasıyla yapacağız. Yerel yönetimimiz bir bürokratik yönetim olmayacak, mahalle, ilçe, kent, gençlik ve kadın, belki de çocuk meclislerinin olacağı bir yönetim biçimi olacak. Oluşacak bu meclislerde herkes söz sahibi olacak. Bu meclislerde sadece orada yaşayan semt sakinleri, sivil toplum örgütleri de yer alacak. Birlikte inşa edilen bir hayat olacak. Herkesin bilgi ve enerji birikimini, katılımını sağlamak üzere bir proje söz konusu.

-Bunu biraz açabilir misiniz?

Belediye meclislerinin tepeden karar verip hadi gidin yapın dediği değil, ilçe, mahalle, kadın meclislerinin kendi talepleri, ihtiyaçları ve neyi değiştirmek istedikleri, neyi korumak istedikleri konusunda karar verip bunu belediye meclislerine ilettikleri, belediye meclislerinin daha çok bir uygulayıcı olarak işlem yaptığı bir yönetim biçimi öneriyoruz. Mesela benim LGBTİ üyeler için neyin iyi olacağını bizim oturup karar vermemiz yerine, LGBTİ bireyleri bizzat bu işin içinde olup kendileri hakkında neyin iyi olacağına dair kendileri karar verecek. Ya da kadın meclisleri kadın sorunlarını tartışıp bizimle paylaşacak. Her kesim verilecek kararda söz ve irade sahibi olacaklar. Burada sokak ve mahalle meclisleri olacak.

KATILIMCI VE ŞEFFAF BÜTÇE

-Bütçe nasıl olacak?

Bütçemiz katılımcı ve şeffaf olacak. Bu çok önemli çünkü belediyelerin elinde dolanan, akan paranın haddi hesabı yok. Müthiş bir kaynak var buralarda. O nedenle de rant denilen hadise buralardan dönüyor. Şimdi biz bütçenin nasıl katılımcı ve şeffaf olmasını sağlayacağız? Bir apartman yönetimini örnek alalım. O apartmanda yöneticiler ve apartmanın bütçesi vardır. Apartmana ampul almaya veya merdivenini boyamaya, asansörü tamir ettirmeye apartman sakinleri oturur karar verir ve yönetici de bu karar doğrultusunda bütçeyi kullanır. Bu en basit mikro örnektir. Bir de bunu mahallelerin yaptığını düşünelim. Şimdi bir mahallede ışıklar bozulduğunda tamir ettirmek için merkeze haber veriliyor, merkez de başka birisine haber veriyor vs vs. Bu ne kadar verimsiz, anormal bir durum değil mi? Oysa aynı apartman bütçesinde olduğu gibi mahallenin de bir bütçesi olabilir. Mahalle ampulünü neden merkezden talep etsin, neden işler uzasın, bürokratikleşsin ? Şeffaf bütçe derken bu örnek gibi bir öneriyi kastediyoruz. Biz bunları tartışıyoruz.

-Şişli ilçesinde sizce eksik olan nedir ve bu eksikliklere yönelik hangi projeleri hayata geçireceksiniz?

Şişli ilçesinde bir çok şey eksik. Önce büyük bir ulaşım sorunu var. Trafik, gürültü, hava kirliliği sorunu var. Şişli’de neredeyse nefes alacak alan yok. Her yer betonlaşmış. Kamusal alanların hepsi özelleştirilip imara açılmış. Fulya vadisi mesela. Orası Şişli’nin yeşil alanı, nefes alınacak ve aynı zamanda su havzası olan bir yer. Ancak bu değiştirildi ve şimdi orası yok edildi. Bir sürü gökdelenin yükseldiği, bir damla yeşillik bulamayacağınız bir yere dönüştü. Ancak Ihlamur Kasrının orada birkaç tane ağaca rastlayabilirsiniz. CHP belediyesi olsun, AKP belediyesi olsun bulabildikleri her yere para gözüyle baktıkları için imara açılmadık alan, müteahhitlere peşkeş çekilmedik yer bırakmadılar. Üstelik Şişli ilçesi büyük rantların döndüğü bir yer. Bu anlamda da en büyük sorun kamuya ait olan alanları nasıl geri alacağımız. Bunu Şişli halkıyla konuşup, tartışıp karar vereceğiz.

ŞİMDİ KADIN BELEDİYECİLİĞİ ZAMANI

-HDP bu seçimlere eşbaşkanlık sistemiyle giriyor. Siz yıllarca kadın hakları için mücadele etmiş birisi olarak eşbaşkanlık sisteminin belediyecilikte nasıl bir katkısı olacağını düşünüyorsunuz?

Eşbaşkanlık sistemi hem belediyecilikte hem de aynı zamanda yaşamda kadının yerini değiştirecek bir sistem. Çünkü eşit yetki, eşit sorumluluk, eşit görev anlamına geliyor. Kadınlar yaşamın her alanında hem yönetimin içinde hem de hayatın içinde eşit olarak var olacaklar. Kadınlar genelde hep aşağı kademelerdeki uygulama yerlerinde olabiliyordu. Ancak eşbaşkanlık sisteminde bizzat karar mekanizması içinde yer alacaklar. Bu durum bütçe harcamalarından tutun, ihtiyaçların önceliğinden, eğitime kadar her alanda bir değişim yaşanacak. Kadın eli her yere uzanacak.

-Aynı zamanda bu bir fırsat olsa gerek. Çünkü bugüne kadar belediyecilik genelde hep erkek üzerinden yürütüldü. Bu açıdan baktığımızda kadın belediyeciliği nelere öncelik tanıyacak?

Evet, şimdiye kadar hep erkek egemen belediyecilik içinde yaşadık. Kadın belediyeciliğinin ne olduğunu aslında Kürdistan’da görmek mümkün. Çünkü orada kadın belediye başkanlarımız var. Ama Batı’da daha bu yok. Bu açıdan umarım ki bu deneyimi hep beraber yaşarız. Bugüne kadar gözardı edilen ihtiyaçları ön planda tutacağız. Mesela kreş meselesi. İlçelere ücretsiz ve 7/24 hizmet veren kreşler açacağız. Aynı zamanda bu kreşler devletin yönlendirmesi altında değil, kadın örgütlerinin ve çocuklarını oraya veren velilerin denetlediği kreşler olacak. Bu kreşler nitelikli ve ücretsiz olacak. Mesela kadına yönelik şiddete karşı sığınma merkezleri açacağız. Şişli’de böyle çok az merkez olduğu gibi buraya ulaşımda da çok ciddi sorunlar var. Kadın sığınakları sayısını artıracağız ve ulaşımı kolaylaştıracağız. Bu kadın sığınaklarının kontrolü kadın örgütlerinde olacak. Çünkü kadın sığınağı dediğiniz sadece bir ev demek değildir. Burada hem de şiddete uğramış kadınların ihtiyaçlarına cevap verme açısından hem psikolojik hem sosyal eğitim görmüş, özel çalışanların yer alması lazım. Belediyede bir kadın eşbaşkanı olduğu takdirde elbette ki bunların hepsi hayata geçecek. Yine sokaklar kadınlar için güvenli yerlere dönüşecek. Bir kere Şişli’de ana caddeler ve Nişantaşı dışında sokaklar karanlık. Işık yok neredeyse. Bu durum da kadınların akşam hava karardıktan sonra sokakta rahat gezememesi anlamına geliyor. Üstelik Şişli ilçesinde yaşlı nüfus da çok. Şişli’nin tüm ıssız sokaklarını aydınlatacağız.

-Trafik sorununu nasıl çözeceksiniz?

Bizim şehircilik konusunda çok donanımlı bir ekibimiz var. Meslek odalarıyla olsun, sivil toplum örgütleriyle olsun çok sıkı bir bağımız var. Bu konuda devletin hiç başvurmadığı, ama onların hep sunmaya çalıştığı projeler var. Trafik sorunu nasıl çözülür sorusuna yanıt olarak getirilmiş bir sürü teklif ve proje var hali hazırda. Park yerlerini çoğaltacağız ve kimse öyle kendine göre sokağın bir köşesine park edemeyecek. Buna benzer bir çok proje üzerine çalışıyoruz ve tartışıyoruz.

BİRBİRİNE KENDİ DİLİNDE MERHABA DİYEBİLMEK

-Aynı zamanda Şişli çok kültürlü bir yapısı olan bir ilçe.

Evet burada Rum, Ermeni, Musevi halkları var; LGBT toplumu var, Afrikalı göçmen işçiler var, merdiven altında çalışan tekstil işçileri, Nişantaşı’nda yaşayan aydınlar var. Burada şimdi birbirinden yalıtılmış bir şekilde yaşıyorlar. Ve bu mutluluk değil. Herkes etrafına duvarlar örmüş çünkü kimse kendini güvende hissetmiyor. Bunu değiştirmek lazım. Burada kültürleri kaynaştırmak gerek. İnsanların ayrımcılığa maruz kalmadan kendilerini güvende hissetmesi meselesi ve birbirleriyle iletişime geçebilmeye ihtiyaçları var. Bu durumun değişmesi de ancak yerel yönetimin ortaya koyduğu iradeyle mümkün olacak. Mesela bir Tatavla karnavalını tüm Şişli’ye yaymak, ya da Noel’i, Şeker Bayramını, Newroz’u hep birlikte kutlamak gibi. Birbirine kendi dilinde merhaba diyebilmek, birbirinin dilini öğrenebilmek. Bu konuda da çokdilli bir belediyecilik öngörüyoruz. Çokdilli belediyecilik demek herkese kendi dilinde hizmet vermek demek. Aynı zamanda kurslar vermeyi düşünüyoruz.

Mahallelerde kuracağımız toplum merkezleri, gençlik merkezleri, kadın merkezleriyle, sokak mahalle meclislerimizle birbirini görmeyen duymayan grupların bir araya gelmesini ilişkilenmesini teşvik edeceğiz. Mevcut ayrıştırıcı politikaların yerini birleştirici, ilişkilendirici politikalar alacak. Komşuluk –mahalle ilişkilerini güçlendirmeyi bir hedef olarak önümüze koyuyoruz. Örneğin Mahalle Hafıza Merkezleri kurmak. Bu sokaklar eskiden nasıldı? Buralardan kimler geçti, kimler nasıl yaşadı, ne izler bıraktı? Kadim Şişlilileri gençlerle bir araya getirip onlara anlattırmak. Gençlerin de kendi geldikleri yerleri anlatmaları. Şişli bu bakımdan zengin, anlatılası ve dinlenilesi öyküleri olan bir ilçe. Bunca hoyratlıktan sonra yitmeden o öyküleri yakalamak lazım. Bizim yerel yönetimimiz bunu yapacak. Başkası da bunu yapamaz. Çünkü bunu yapabilmek için tarihi müze raflarına kaldırılan bir olgudan ibaret görmemek, tarihi anda anlamlandırabilmek, unutmamaya gerçekten değer vermek, yok etmeyi değil her şeye rağmen var etmeyi, inkarı değil kabul etmeyi, gerçeklerle yüzleşmeyi seçmiş olmak gerek.

-Şişli caddesi üzerinde bir de seks işçiliği yapan LGBTİ bireylerinin sürekli polis şiddetine ve ayrımcılığa maruz kalması sorunu var. Buna yönelik bir çözüm öneriniz var mı?

Geçen gün LGBTİ bireyleri ile birlikte bir “LGBTİ dostu kentler” atölye çalışması yaptık. Onların sorunlarını dinledik, tartıştık. Zaten bizim meclis üye adaylarımızdan biri de LGBTİ bireyi. LGBTİ bireylerine yönelik her türlü ayrımcılığa karşı bugün mücadele ettiğimiz gibi yarın da edeceğiz. En başta yaşam haklarını titizlikle savunmak olmak üzere, eşit, onurlu bir yaşam sürdürme hakları önündeki engelleri kaldıracağız. Onlara yeni istihdam olanakları sağlayacağız ve şiddete, ayrımcılığa karşı onlarla birlikte mücadele edeceğiz.

KENTSEL DÖNÜŞÜME BİR DAHA İZİN VERMEYECEĞİZ

-Kentsel dönüşüm büyük bir sorun. Bu konuda alternatifiniz var mı?

Alternatifimiz şu: Kentsel dönüşüm denilen yıkıma izin vermeyeceğiz. Kentsel dönüşümü aslında inşaat sektörünü ve müteahhit ekonomisini kurtarmak için icat ettiler. Kentsel dönüşüm dedikleri hadise, yukardan emirle halkın nerede yaşayacağına tepeden karar vermeye yönelik açık bir müdahaledir. Biz belediyeyi kazanırsak böyle bir uygulama kesinlikle son bulacak. Kamuya açık yerlerin ranta dönüşmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bunun yerine binaları iyileştirmek gerekirse binalar iyileştirilecek, depreme dayanıklı değilse sağlamlaştırılacak, ancak insanlar mahallelerinden, kültürlerinden kopartılmayacak. Müteahhitler karar verici olmayacak, burada halkın iradesi öncelikli olacak. Bu projede hiçbir şey halksız ve haksız olmayacak. (Zeynep Kuray-ANF-İstanbul)