Adaletsizliğe Karşı Yürümek Diktatörün Lütfu Değil Halkın Hakkıdır!

Kürkçü TBMM Genel Kurulu’nda torba yasa üzerine yaptığı konuşmada “Esasen demokratik bir hükûmetten beklenecek olan şey şundan ibarettir: “Yürümek her yurttaşın hakkıdır. Buyurun yürüyün, biz sizin yürüyüşünüzü güvence altına alırız.” Bir hükûmetin, demokratik bir hükûmetin diyebileceği başka hiçbir şey yoktur” dedi.

Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; ne yazık ki bugün de Türkiye’nin gündemi başka yerdeyken Meclisin gündemi başka yerde. Türkiye’nin bütün kesimlerini bir karşılıklı tartışma ve heyecana yönelten bir tutuklama, bir milletvekilimizin Enis Berberoğlu’nun hapsedilmesinin ardından başlayan bir protesto ve bundan doğan bir dizi tartışma Türkiye’nin gündemini örtüyor ve Türkiye bütün dünyada bu gündem dolayısıyla tartışılıyor, Türkiye hakkındaki fikir burada oluşuyor. Ancak Meclisin buna yeterli ilgiyi gösterdiği kanısında değilim. Buna ilgi göstermemiz ve çare bulmamız gerekir.

Şimdi, birinci mevzu, yeterince konuştuk; Enis Berberoğlu’nun hapse atılması süreci, bunun adli yönü, mahkemede sürecin nasıl cereyan ettiği, bunların hepsini konuştuk. Bunun herhangi bir biçimde adaletle açıklanamayacak bir sonuç olduğu konusunda yaygın bir kanaat var. Yargıtaydan geçmediği için bu karar, zaten kimse de diyemiyor ki: “Kesinleşmiştir, nihaidir. Kurum bu konuda bütün karinelere ve bütün içtihatlara bakarak bir sonuç vermiştir.” Hayır, bu da yok. Olan şey sadece ve sadece, aslında gerekmediği hâlde alınabilecek en ağır tedbirin alınarak bir milletvekilinin hapse konulmasıdır. Burada genel olarak bir yanlışlık olduğu düşüncesi var. En azından “Doğru oldu, haklıdır, yerindedir. Daha da beteri olsun.” diyeni de ben görmedim Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı dışında.

Şimdi, ikinci mesele, Cumhuriyet Halk Partisinin, milletvekilleri hapse konulmuş olan partinin ve bu partiye oy vermiş olan milyonların yani bugün Türkiye’de oy kullanma hakkına sahip olanların yüzde 30’una yakınının gösterdiği bir tepki var. İnsanlar burada bir adaletsizlik, burada bir haksızlık, burada siyasetin de devreye girdiği bir kabul edilemezlik olduğu görüşüyle yola çıktılar ve yürüyorlar.

Şimdi, esasen demokratik bir hükûmetten beklenecek olan şey şundan ibarettir: “Yürümek her yurttaşın hakkıdır. Buyurun yürüyün, biz sizin yürüyüşünüzü güvence altına alırız.” Bir hükûmetin, demokratik bir hükûmetin diyebileceği başka hiçbir şey yoktur ancak biz ne işitiyoruz hem Başbakan Binali Yıldırım’dan hem Cumhurbaşkanından? Bu yürüyüşün son derece tehlikeli olduğunu, kamu düzeninin altüst olduğunu, bir an önce bunu son verilmesi gerektiğini, adaletin sokakta aranamayacağını.

Gezi olayları sonrasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi bu konuda bir tartışma yaptı Türkiye de dâhil olmak üzere ve dedi ki: “Toplantı ve gösteri özgürlüğünün düzensiz ve izinsiz protestolar da içinde olmak üzere bir demokraside temel hak olduğunu kayıt altına alırız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11’inci maddesi güvencesindedir ve AİHM içtihatlarının daimî bir ögesidir.” Şimdi, dolayısıyla, standart buradaysa, sizin burada durmanız mümkün değil ama daha önemlisi, Cumhurbaşkanı dedi ki: “Süleyman Demirel’i hatırlatıyor bunlar bana. O da demişti ki: ‘Yollar yürümekle aşınmaz, yürüyerek yolları aşındıramazsınız.'” Tarih hakkında ve dil hakkında eksik bilgiyle konuşulunca tabii ki böyle denir. Aslında, Süleyman Demirel muarızları tarafından çarpıtılan ve bu yüzden kendisine defalarca iade edilmiş olan bu sözünde şunu söylemişti: “Kudretli iktidar, eline sopa alan ve her önüne gelenin başına vuran iktidar değil, vatandaşın hak ve hukukunu gözeten iktidardır. Memleketin huzura, sükûna ihtiyacı vardır, memleketimiz hareketlenmiştir. Bu sebepten bazı rahatsızlıklar olacaktır. Gösteriler yapılıyor diye asabımız hiçbir zaman bozulmamalıdır. Sokaklar eskimez, takati olan yürür.”
Süleyman Demirel ile Recep Tayyip Erdoğan arasında sokaklar ve yürüyüş bakımından her iki konuşmada da “sokak” ve “yürümek” geçmesi dışında başka hiçbir benzerlik yoktur. O yüzden, Meclis eğer bir sonuç çıkaracaksa Süleyman Demirel’in sözleri üzerinde daha dikkatle düşünse iyi olur.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)