Bir Sinek Bir Kartalı Salladı Vurdu Yere!…

Yunus Emre son hesaplaşmanın nasıl olduğunu da anlatan dizeler bıraktı: “Bir sinek bir kartalı/Salladı, vurdu yere./Yalan değil gerçektir/Ben de gördüm tozunu.” Gezi’de olduğu gibi tozunuz atılacak AKP’liler.

 


geziTBMM’de görüşülen “torba kanun” kapsamında Yunus Emre Vakfı Kanunu’nda gerçekleştirilmesi öngörülen değişiklikler arasında Koordinasyon Kurulu’na “Türk iş adamları”nın dahil edilmesine karşı 10 Temmuz gecesi BDP adına Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü söz aldı.
 
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
 
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin z Fıkrasının 3 üncü bendi ile değiştirilmek istenen 5653 Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan “Türk işadamları” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
 
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
 
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
 
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
 
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
 
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
 
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.
 
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; aslında bu maddenin kaynağı olan 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanunu’nun amacı konusunda Aytuğ Atıcı arkadaşımız yeterince konuştu. Ben bir iki noktaya daha katkıda bulunayım.
 
Birincisi: Türkiye’de yaşayan farklı diller, kültürler, milliyetler, inançlardan insanların vergisiyle çalışan, hareket eden bir vakfın, yurt dışında sadece Türk dilini geliştirmek için devlet parasıyla finanse edilmesinin bu Türkiye’de yaşayan bütün kültürlerin ortaklığına, çokluğuna ve hepsinin haklarına karşı ağır bir haksızlık olduğunu kabul etmek gerekir. Lazcanın, Kürtçenin, Arapçanın, Çerkezcenin tanıtımını kim yapacaktır? Onlar bu ülkenin yurttaşları değil mi, onlar bunun için vergi vermiyorlar mı? Ama, Türk-İslam sentezi ilkesine bağlı olarak kurulmuş olan bu misyoner vakfının bu şekilde bir yasayla ve bu şekilde çalıştırılması, bir kere, her şeyden önce yurttaşlık haklarına aykırı.
 
İkincisi: Bu değişiklik önergesiyle birlikte bunun koordinasyon kuruluna bir dizi bürokrat, iş adamı, memur, odur, budur, falan, bunların yanına da tanınmış Türk iş adamları sokulacak. Niye Türk ve adam? Mesela, Arap ve kadın olamaz mı? Başka bir şey olamaz mı? Bu yasa bu açıdan da ırkçı, ayrımcı ve heteroseksist, aynı zamanda erkek egemen bir tanım getirmektedir koordinasyon kurulu üyeliğine.
 
Şimdi, bunu da kimin adına yapıyor? Aslında, tasavvuf geleneğinin en saygın şairi, bir Bektaşi, bir emekçi; kırk yıl Tapduk Emre’ye odun taşımış olan, UNESCO’nun 1991 yılında kendisine insanlık adına bir yıl armağan ettiği bir emekçi şair. Bu da iş adamlarının yönetiminde çalışacak. Hakikaten çalışabilir mi dersiniz bu iş adamları Yunus Emre ruhuyla? Yunus Emre’nin her şeyden önce mala ve mülke yabancı olduğunu bilmiyor olabilir misiniz?
 
Bakın, ben size bir iki tane şey söyleyeyim: “Mal sahibi, mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi?/Mal da yalan, mülk de yalan/Hadi biraz sen de oyalan.”
 
Bu insanı siz bencil hesabın buzlu sularında nakit paradan başka bir bağ tanımayan bir insan cinsinin yönetimine bırakacaksınız, öyle mi? Evet, bir insan cinsi, bir insan sınıfı. Bu sınıf paradan, puldan başka bir şey tanımaz. Bu sınıf tamahkârlıktan başka bir şey bilmez. Bu sınıf kârdan başka bir şey bilmez, bencil hesabın buzlu sularında yüzer. Bununla Yunus Emre arasında ne ilişki olabilir?
 
Yunus Emre bunun gibiler için “Ne kadar çok ise malın/Ecel sana sunar elin./Ne assı eyledi Karun/Bu dünyaya batmış iken.” der. Bu adamların, bu kadınların, bunların Yunus Emre’nin kültürüyle, onun harsıyla, onun düşüncesiyle ne alakası olabilir? Tasavvuf geleneğinin ve insanının Türk-İslam senteziyle ne alakası olabilir? Türkiye’nin bin bir hamurdan yoğrulmuş halkının içindeki bin bir kültür, bir tek Türk kültürüne indirgenebilir mi?
 
O nedenle, sevgili arkadaşlar, bu yasadan hayır gelmez. Bu değişikliği yapabilirsiniz ama sonuçta herkese haksızlık etmiş, herkesin ortak mülkü olan şeyi yerle bir etmiş olursunuz. Ancak bu böyle sonsuza kadar gitmez. Yunus Emre ve onun gibi tasavvuf şairleri, emeğin şairleri size son hesaplaşmanın nasıl olduğunu da anlatan dizeler bırakmışlardır, ibret olsun diye size okuyayım: “Bir sinek bir kartalı/Salladı, vurdu yere./Yalan değil gerçektir/Ben de gördüm tozunu.”
 
Tıpkı Gezi’de olduğu gibi tozunuz atılacak arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler, BDP sıralarından alkışlar)
 
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
 
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…