Çay, Çilek, Özgürlük Mahallelerinde “Savaş Hukuku”na Hayır!

Ertuğrul Kürkçü, Mersin’deki Çay, Çilek ve Özgürlük mahallelerindeki acele kamulaştırma kararı ile ilgili bir basın açıklaması düzenledi.

Kürkçü, Mersin’deki Çay, Çilek ve Özgürlük mahallelerine ilişkin Bakanlar Kurulu’nun, TOKİ’ye acele kamulaştırma için yetki devri kararının Danıştay tarafından reddedildiğini, Anayasa gereği yasama ve yürütme organlarının bu karar uymak zorunda olduklarını belirtti.

“Çay, Çilek ve Özgürlük Mahallerinde yaşayan halk, apar topar harbe gidercesine tapularının ve arsalarının TOKİ tarafından gasp edilmesini, mülklerine eşdeğer olmayan konutlara sürüklenmek, komşu ve yaşam çevrelerinden koparılmayı kesinlikle istemiyorlar” şeklinde konuşan Kürkçü, bu mahallelerinin hedef alınmasının nedeninin, orada yaşayan Kürtlerin hükümete karşı bir muhalefet sürdürmesi ile ilgili olduğunu öne sürdü.

Dersim’deki Pembelik HES projesinde de acele kamulaştırma kararının, Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulduğunu hatırlatan Kürkçü, yargı kararlarının uygulanmadığını savundu. Kürkçü, “Yöre yurttaşları resmi ve özel güvenliğin uzun namlulu silahlarla saldırılarına maruz bırakılıyor. İşletmeci firmanın yetkilisi yöre halkına açıkça ‘köylerinizi yakarım’ tehdidinde bulunuyor. Bakanlar Kurulu’nun ikide bir savaş hukukuna dayanarak yurttaşların kolektif ya da şahsi mülklerine el koymaya kalkışması, kendisini yurttaşlara karşı ilan edilmemiş bir savaşın tarafı olarak görmesiyle doğrudan ilgilidir” diye konuştu.

 

BASINA VE KAMUOYUNA
30 Mayıs 2012

Danıştay 6. Dairesi Bakanlar Kurulu’nun geçtiğimiz Aralık’ta aldığı Mersin-Akdeniz Belediyesi’ne bağlı Çay, Çilek ve Özgürlük mahallelerinde TOKİ’ye acele kamulaştırma için yetki devrine ilişkin kararın yürütmesini durdurdu.

Hükümeti yargı kararının gereğince kamulaştırma çalışmalarına derhal son vermesi gereğini hatırlatıyoruz.

Çay, Çilek ve Özgürlük mahallelerinin yoksul halkı adına hatırlatmak istiyoruz: Anayasa’nın 138.maddesine göre; “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Çay, Çilek ve Özgürlük Mahalleleri halkı ve Mersin’in diğer yoksul ilçe ve mahallelerinde oturanlar elbette ihtiyaçlarına uygun olarak planlanmış, daha yüksek konut ve yaşam standartlarında yaşamak istiyor. Ama apar topar, harbe gidercesine tapu ve ruhsatlarına sahip oldukları evlerinin ve arsalarının TOKİ tarafından gasp edilmesini, mülklerine eşdeğer olmayan rastgele inşa edilmiş konutlara sürülmeyi, komşularından ve yaşam çevrelerinden koparılmayı kesinlikle istemiyorlar.

Çay, Çilek ve Özgürlük mahallelerinin hedef alınması, AKP’ye bir tek oyun çıkmadığı bu mahallelerde yaşayan 1990’dan sonra yurtlarından göç ettirilmiş Kürt halkının hükümet siyasetlerine karşı kitlesel bir muhalefet sürdürmesiyle yakından ilgilidir.

TOKİ’ye acele kamulaştırma yetkisi devreden Bakanlar Kurulu Kararı 1939’da Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’na girme olasılığı gözetilerek çıkarılan 3634 Sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun savaş koşullarına göre hükümete tanıdığı istisnai “el koyma” yetkisine dayanarak alınmıştı. Türkiye başka devletlerle savaş halinde mi? Değil. Ama bakanlar kurulu son altı aydır neredeyse her toplantısında böyle bir karar almayı bir rutin haline getirdi.

Bakanlar Kurulu’nun Kamulaştırma Kanunu’nda kendisine tanınan bu istisnai yetkiyi başka bir kuruma devretme yetkisi yok. Ancak hükümet bunu bilmesine rağmen TBMM’nin yasama yetkisini yok sayarak Anayasa ve yasalara aykırı olarak bu yetkiyi istediği kuruma devretmeye devam ediyor.  Yurttaşların yaşam alanlarına ya doğrudan doğruya el koyuyor ya da EPDK, TOKİ, DSİ gibi kendi kontrolündeki idarelere acele el koyma yetkisini devrediyor. Kentsel dönüşüm, HES’ler, madencilik, petrol boru hatları projelerinde kendisine yakın sermaye gruplarına “el koyma” ayrıcalığı tanıyor.

Nitekim, Bakanlar Kurulu’nun acele el koyma ile ilgili olarak EPDK’ye yetki devrine ilişkin kararın yürütülmesi de Danıştay tarafından durduruldu. Bu ve benzer içerikteki davalarda verilen Danıştay kararlarının üzerinden 6 aydan fazla süre geçmesine rağmen uygulamalar sürüyor ve yargı kararları uygulanmıyor. Dersim’deki Pembelik HES projesindeki acele kamulaştırma kararlarının Danıştay tarafından yürütmesi durduruldu. Ancak yargı kararlarının uygulanması bir yana yöre yurttaşları resmi ve özel güvenliğin uzun namlulu silahlarla saldırılarına maruz bırakılıyor. İşletmeci firmanın yetkilisi yöre halkına açıkça “köylerinizi yakarım” tehdidinde bulunuyor.

Dil ağrıyan dişi kurcalarmış. Bakanlar Kurulu’nun ikide bir de “savaş hukuku”na dayanarak yurttaşların kolektif ya da şahsi mülklerine el koymaya kalkışması, kendisini yurttaşlara karşı ilan edilmemiş bir savaşın tarafı olarak görmesiyle doğrudan ilgilidir.

Doğaya, kent arazisine, sulara, kıyılara ve kadınların bedenine el koymak gerçekten ancak bir savaşla mümkün olabilir. Ama böyle bir savaşın kazanıldığına dair tarihte hiçbir bilgi kaydedilmiş değildir.

Hükümeti, aklın ve hukukun gösterdiği şekilde hareket etmeye çağırıyoruz.

Ertuğrul Kürkçü
Mersin Milletvekili