HSYK Yasası Düşman Ceza Hukukunu Hortlatıyor

Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin Meclisteki çoğunluğu memleketi halkın rızasına dayanarak yönetmenin yolunu arayıp bulmalıdır. Yoksa onların yapmaya çalıştıklarını bundan önce pek çok diktatör, pek çok zorba, pek çok zalim, pek çok firavun denemiştir ama firavunlar, diktatörler, zorbalar mezarlığı olarak tarih, onların öyküsünü yazmaktadır.
______________________________________________________________________________________

imagesBAŞKAN – 45’inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır, okutuyorum. Önergeler aynı mahiyettedir.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Görüşülmekte olan 655 sıra sayılı Kanun Teklifinin 45. Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz

Pervin Buldan,  Iğdır ;  Sebahat Tuncel, İstanbul; Sırrı Süreyya Önder, İstanbul, Ertuğrul Kürkcü, Mersin; Erol Dora, Mardin” (…)

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu maddenin tasarıdan tümüyle çıkartılmasını istiyoruz, çok açık bir nedenle. Burada, kanunda taslağında ifade edildiği şekliyle “müdafinin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alması yetkisi soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise” denilerek son derece geniş bir biçimde ve esasen “siyasi” dediğimiz suçlara ilişkin yargılamalarda avukatların, savunmacıların dosya içeriğine ulaşmalarının yasayla engellenmesi yolu seçilmiştir. Bunun, neresinden bakarsak bakalım, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hükümlerine aykırı olacağı açıktır. Esasen adil yargılanmanın başlıca hareket noktalarından biri olan silahların eşitliği ilkesi burada savcılık yani iddia makamı ve yargıç ile sanık arasındaki eşitliği de ortadan kaldırmaktadır. Bu bakımdan, sanık ve onun müdafi, aynı dosya içeriğinde kendilerine yöneltilen suçlamalar, bu suçlamaların mümkün kanıtları, tanıkları, çeşitli beyanlar, dosyaya girebilecek pek çok belge ve bilgi bakımından bütünüyle bilgisiz bırakılmakta ancak diğer taraf, savcılık makamı yani bu hukuki anlaşmazlıkta taraflardan biri ötekine karşı güçlü, yetkili, hâkim kılınmaktadır. Böyle bir yargılamadan adil bir sonuç çıkması ihtimali neredeyse sıfıra yakındır. Bunun, yargılamanın tehlikeye düşmesi gibi bir usule bağlanması, bir hükme bağlanması da son derece gülünçtür.

Yargılamanın tehlikeye düşüp düşmeyeceği eğer suçlanan kişinin kendiyle ilgili bütün bilgi ve belgeleri bilmesi hakkının ortadan kaldırılmasına bağlı olacak ise bu durumda, aslında bir yargılanma yapılmıyor, önceden verilen bir hüküm sanığın yüzüne karşı okunmaya hazırlanıyor ancak sanığın buna itiraz yolları da daha en baştan kapatılıyor demektir. Hangi çağda yaşadığımızı çok merak ediyorum ve bunu sormak istiyorum. Bu, Orta Çağ’daki sanığın suçsuz olduğunu ispata zorlandığı hukuk anlayışına mı uygundur -ki öyle gözüküyor- yoksa bu, faşist yargılama usullerinin ilkesi olan düşman ceza hukukuna ilkesine mi uygundur? Daha çağdaş olduğu için, çağımıza daha yakın olduğu için ikincisine daha uygundur. Esasen devlete karşı işlenmiş suçlarda yargılananların, sanıkların asla bu yargılamadaki eşitlik hükmünden yararlanamayacakları, onların esasen ıslah da olamayacakları, onların bir düşman gibi duvar dibine dizilmesinden, eğer duvar dibine dizilemiyorlarsa derhâl sorgusuz sualsiz kapatılmalarından ibaret bir yargılama ilkesi bu Meclisten geçecek mi?

Bunca yıl sonra, doksan yıl boyunca cumhuriyetin bütün kusurlarını tartıştıktan, bugüne kadar geldikten sonra daha 1920’lerde bile olmayan bir hükmü siz buraya koyacak mısınız? Bir yandan Dersim’deki yargısız infazlardan, sorgulamalardan, tedipten, tenkilden söz edeceksiniz, öte yandan da gelip burada, bizim karşımızda bir ceza hukuku ilkesini çiğneyerek esasen bir hukuki soykırım ilkesinin altına imza atmamızı isteyeceksiniz, bu kadarı çok fazla. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin Meclisteki çoğunluğu memleketi halkın rızasına dayanarak yönetmenin yolunu arayıp bulmalıdır. Yoksa onların yapmaya çalıştıklarını bundan önce pek çok diktatör, pek çok zorba, pek çok zalim, pek çok firavun denemiştir ama tarih, firavunlar, diktatörler, zorbalar mezarlığı olarak onların öyküsünü yazmaktadır.

O nedenle, bir an önce bu yoldan geri dönülmesini teklif ediyoruz. Sizden de bunu dikkate almanızı rica ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

(TBMM’de görüşülen HSYK yasası üzerine Ertuğrul Kürkçü’nün konuşması.)