Hükümetin Kürt Sorunu’nu Çözme Yükümlülüğünü Çiğnemesi Üzerine Araştırma Önergesi

Ertuğrul Kürkçü, TBMM Başkanlığı’na verdiği araştırma önergesinde halen yürürlükte olan 6551 sayılı “çözüm yasası”nda tarif edilen hükümetin görev ve yükümlülüklerinin TBMM tarafından araştırılmasını istedi.

6551 sayılı “çözüm yasası”nın tarif ettiği hükümetin görevleri ile Bakanlar Kurulu’nun yetkilerinin tüm boyutlarıyla açığa çıkarılması amacıyla Anayasa’nın 98`inci, TBMM İçtüzüğü `nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.

GEREKÇE:

Başbakan Binali Yıldırım, 17 Şubat 2018 tarihinde Münih Konferansı için Almanya’da bulunduğu sırada, gazeteciler tarafından HDP hakkında yöneltilen bir soruya yanıt olarak: “Çözüm, çözüm, çözüm yok kardeşim. Çözüm, bu kanlı terör örgütünü bu ülke topraklarından atmak.” demiş, başka bir soru üzerine ise “HDP ile niye muhatap olacağız, neyi temsil ediyor?” açıklamasını yaptığı basına yansımıştır. Kendisi Eylül 2016’da da benzer bir açıklama yaparak “Çözüm mözüm yok. O fırsatı kaçırdılar” demişti.

Bilindiği gibi 10.07.2014 tarihinde TBMM’de kabul edilerek 16.07.2014 tarihinde resmi gazetede yayınlanan ve kamuoyunda “çözüm yasası” olarak bilinen 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun halen yürürlüktedir. Hükümet bu kanun kapsamında “siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları atmak”la, “Yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapmak”la, “Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri almak” la, “Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlamak”la yükümlüdür.

Kanunun 4. maddesinin 2. Fıkrasında “Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz.” ifadeleri yer almaktadır. Ancak Çözüm Sürecinde, hükümet ve yüksek kamu görevlilerinin mutabakatı ile etkinlik gösteren HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmış, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder gözaltına alınmış ve davaları sürmekte, HDP İstanbul milletvekili ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan gözaltına alınmış ve davaları sürmekte, yine HDP İstanbul milletvekili ve bir önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tutuklanmıştır ve halen tutuklu olarak yargılanmaktadır. Selahattin Demirtaş’ın görülen son mahkemesinde çözüm sürecinde hükümetin bilgisi dahilinde sürdürdüğü ve sonuçlarını hükümet ile paylaştığı etkinlikler karşısına suçluluk kanıtı olarak çıkarılmıştır. Diğer HDP’li vekiller de benzer suçlamalarla karşı karşıyadırlar.

Ancak yürütülmesi bakanlar kurulu sorumluluğunda olmasına karşın sürecin “buzdolabına kaldırıldığı” Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan tarafından ilan edilmiş, ardından Davutoğlu hükümetlerince takibi savsaklanmış, onun görevi bırakmasının ardından Başbakan Binali Yıldırım tarafından siyasi, hukuki usullere ve siyasi adaba da aykırı bir şekilde,  hiçbir meşru  gerekçe ileri sürülmeden “çözüm, mözüm yok” ilan edilmiştir. Bu karara nasıl varılmıştır, yürütme sorumluluğu omuzlarında olan Bakanlar Kurulu 6155 sayılı yasayı yürütmeye son verme kararını hangi yetkiyle almıştır, ya da böyle bir karar almış mıdır? Bütün bu hususlar TBMM’nin bilgisine ve kararına sunulmaksızın dönülen çatışma süreci boyunca çözülemeyen Kürt Sorunu ağır yaşam hakkı ihlallerine yol açarak bini aşkın insanımızın hayatını kaybetmesine neden olmuştur ve kayıplar her gün artarak sürmektedir.

TBMM bünyesinde, kanunla da açıkça tarif edilen çözüm sürecinin hükümet yönünden geldiği nokta aydınlatılmalı, hükümetin bu konudaki sorumlulukları ve bunların yerine getirilmeyişinin doğurduğu sakıncalar ortaya çıkarılarak TBMM’yi ve kamuoyunu bilgilendirmek ve sürecin dünü ve bugününü şeffaflaştılaracak bir incelemeyi gerçekleştirmek amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurulması elzemdir.