Kadın mücadelesi yürüten örgütlerin ısrarını meclisin de görmesi lazım

Ertuğrul Kürkçü’nün 8 Mart’ta yaptığı konuşmayı ve soru-cevap bölümündeki sorusunu aşağıdan okuyabilirsiniz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu değişiklikleri öneriyoruz çünkü eğer bu maddelere şu hükümler eklenmezse “Zorlama hapsi kararı için talep, tedbir kararı verilen veya tedbir kararına aykırılığın gerçekleştiği ya da şiddet mağdurunun bulunduğu yer aile mahkemesine yapılabilir.” ibaresi eğer eklenmezse o zaman şu problemle karşı karşıyayız: Genellikle yasanın tek yaptırım gücü olan zorlama hapsinin hangi mahkemeden, nasıl isteneceği konusunun havada kalması ve yasanın tümünün caydırıcılığının riske atılması mümkündür. Kadın mücadelesi yürüten örgütler bu konuda çok ısrarlıdırlar. Bunu Meclisimizin de göz önüne alması ve suç kovuşturmasının havada kalmaması ve kadının korunması maksadıyla çıkartılan bu yasanın maksadına uygun olarak işletilmesi bu Meclisin yaptığı yasamayla sağlanmalıdır.

İkincisi “Tedbir kararının gereklerine aykırılık aynı zamanda bir suç oluşturuyorsa, bu suçla ilgili olarak gerekli kanuni işlemlere gecikmeksizin başlanır.” hükmünün eklenmesi de bugüne kadar görüldüğü gibi, genellikle yargıçların resen işlem yapmadıkları, ayrıca “Suçlara ilişkin saklı tutulan hükümler” başlıklı 6’ncı maddede yazıldığı gibi, tecavüz ve cinsel saldırılar dâhil en ağır suçlarda bile âdeta ağaç dikmek, kitap okumak gibi cezaların verilebileceğine ilişkin hukuk sisteminde ve kamuoyunda algı ve yaptırım karışıklığı yaratılacaktır düşüncesindedirler kadın örgütleri. Biz de bu endişeye katılıyoruz ve bunların giderilmesi için yasa hükmüne açık bir biçimde bunların eklenmesini istiyoruz.
Şimdi, tabii, yasaların sadece bu hükümlerle donatılması tek başına çok bir sonuç yaratmayabilir. Burada kadınlar kadar erkeklerin de duyarlılığının geliştirilmesi son derece önemli.
Size, kurucularından olmakla övündüğüm Bianet İnternet haber portalının her ay yaptığı kadın cinayetlerine, kadına karşı şiddete dair bir çetele var, onun şubat sonuçlarını okumak istiyorum: Şubatta 14 ilde 24 kadın öldürüldü, 5 ilde 10 kadına tecavüz edildi, 16 kadın taciz edildi, 17 çocuk cinsel veya fiziksel istismara uğradı ve 20 ilde toplam 72 kadına yönelik şiddet olayı meydana geldi. Çok ağır sonuçlar bunlar.
Size bir bilmece gibi sormak isterim: Sizce bu vakalar en çok nerede gerçekleştirilmiştir? Tahminen şöyle diyeceksiniz: “Türkiye’nin en gerice bölgelerinde.” Yanılıyorsunuz arkadaşlar. Bu 72 vakadan 26’sı Ege’de, 19’u Marmara’da, 15’i İç Anadolu’da, 8’i Akdeniz’de, 2’si Karadeniz’de, 1’i Güneydoğu Anadolu ve 1’i de Doğu Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşti. Bu bölgelerimizde yani en az şiddetin gerçekleştiği bölgelerimizde en yüksek kadın duyarlılığının ve erkeklerde kadına karşı şiddetten kaçınma algısının güçlenmiş olmasının bu kentlerimizde güçlü, özerk kadın hareketlerinin varlığıyla bir ilgisi olduğuna dair dikkatinizi çekmek isterim. Buralarda işçi sendikaları yaptıkları sözleşmelerde kadına karşı şiddet uygulayan erkeklerin maaşlarının, maaşlarına yapılan zamların onlardan alınarak kadınlara verilmesi konusunda son derece güçlü yaptırımlar uyguladılar. Güçlü bir kadın hareketi, kadın örgütlenmesinin olduğu yerde, gördüğünüz gibi feodalizmin en yaygın olduğu ön yargısıyla baktığımız bu yerlerde kadına karşı şiddetin en düşük olduğu açık, ortada.
Bunların kadınların şikâyetlerine bağlı olarak görünmediği söylenebilir ancak cinayetlerin gizlenmesi mümkün olmadığına göre, en çok cinayetin bu bölgelerde değil, Türkiye’nin en gelişmiş, en modern, en laik, en, en, en bölgelerinde gerçekleşmiş olmasını dikkatlerinize sunarım. Demek ki batıda yaşamak, modern koşullarda yaşamak pirüpak olmayı gerektirmiyor, kadın duyarlılığının geliştirilmesi için Meclisin daha çok çaba göstermesine, erkeklerin de kadınların hakları bakımından kendilerine getirilecek zorlamaları gönüllü olarak kabul etmesine ihtiyaç var.
Çok teşekkür ederim. Bu önerimizi onaylamanızı bekliyorum erkek milleti. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kürkcü.

Soru cevap:
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Bugün, 8 Mart dolayısıyla Türkiye’nin pek çok yerinde kadınlar hak ve taleplerini dile getirecek şekilde sokaklara çıkmak istediler. Anayasa’nın 34’üncü maddesi, önceden izin almaksızın herkesin, bütün yurttaşların toplantı ve gösteri yapma hakkına sahip olduğunu kayıt altına almakla birlikte, Mersin’de sokağa çıkan kadınların yürüyüşlerini yapmalarına izin verilmedi. Pervin Buldan’ın öncülüğünde burada sokakta olan kadınlar bir oturma grevi yapmak zorunda bırakıldılar. Bu bakımdan, Hükûmet 8 Marttaki gösteriler için, bu yasanın da çıkartılacağı dönemde özel bir hassasiyet göstermiş ve kadınların gösteri haklarını kullanmasını kolaylaştıracak tedbirler için önceden mülki amirleri uyarmış mıdır, öğrenmek istiyorum.