Kürkçü: Büyükşehirlerde Tayyiplemece İstemiyoruz!

Büyükşehir yasa tasarısı üzerine Ertuğrul Kürkçü’nün TBMM genel kurulunda yaptığı konuşmayı yayınlıyoruz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ-Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu 4’üncü maddenin tasarı metninden çıkartılmasını istiyoruz. Aslında tasarının kendisinin gündemden çıkartılmasını istemek de vardı ama buraya kadar geldi.
Şimdi,bu kanun değişikliği aslında Amerikalıların 1812’de icat ettikleri terimle“Gerrymandering” denilen iştir yani bir seçimi kazanmak için seçim bölgelerini,bu seçim sistemini düzenleyen gücün istediği şekilde toplamak, çıkartmak ve bunları sonunda irrasyonel ama seçimi iktidardaki güce kazandıracak şekilde düzenlemektir. Adını Massachusetts Valisi Elbridge Gerry’den alır ve 1812 model bu Amerikan işi şimdi 2012’de Türkiye’ye gelmiştir. Tam iki yüzyıl sonra Amerikalıların yaptığı işi bize Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti dayatmaktadır.

 

Tabii bu “Gerrymandering” lafı şuradan geliyor: “Gerry” valinin adı, “salamander” da bunun sonunda seçim bölgeleri düzenlendiğinde haritada bu bir çeşit yılankavi bir kertenkele gibi gözüktüğü için “salamander”in “mander”i, “Gerry”nin “Gerry”si “Gerrymandering” olmuş.
Bu şimdi bizim için uzun hikâye. Biz bunu Türkçeleştirirsek aslında buna“Tayyiplemeyece” diyebiliriz çünkü bu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın aklından çıkan fikirlerdir ya da eninde sonunda ona mal edilen fikirler olduğu için biz bu“Tayyiplemece” sistemini istemiyoruz. Bu şekilde bir idari yerel düzenleme yapılamaz. Amma velakin bunun tek sebebi seçim kazanmak değil, aynı zamanda hiçbir üretken karakteri kalmış olmayan bu sistemin ekonomiyi sermaye çıkarlarına göre yeniden düzenlemek için inşaat merkezli bir atılım, sermayeçevrimi sistemini aramasıyla da ilgilidir.
Dolayısıyla bu “İnşaat Ya Resulullah! diyerek yola çıkmış olan Hükûmetin kent arazilerini satmak, yeniden satmak, yeniden satmak, emlak ve inşaata dayalı bir iktisadi gelişme modelini de bu vesileyle kamu kaynaklarını seferber ederek ayakta tutmak için kurduğu bir sistemdir. Bu sistemin reddini isteriz, bu maddenin çıkarılmasını isteriz. Aslında tasarının kendisi tamamıyla antidemokratiktir,anti üretkendir, anti halkçıdır, anti her şeydir. O nedenle biz bunu istemeyiz.
Bununla birlikte, bugün bu meseleler görüşülürken burada söz alarak süre giden açlık grevleri konusunda beyanda bulunan İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun Alt Komisyonu Cezaevi Komisyonu Başkanı Murat Yıldırım arkadaşımızın buradaki beyanlarını da düzeltmek isterim. Ben Murat Yıldırım arkadaşımızdan hakikaten o cezaevinde insanlarla konuşurken söylediklerini burada söylemesini isterdim.Siz demediniz mi Murat Bey, “Taleplerinizin tamamı haklıdır, doğrudur, bunların yerine gelmesi gerekir. Niye onları söylemiyorsunuz da aç mıydı tok muydu…”Çünkü tokla açı ayırt edemiyorsunuz. Gidiyorsunuz koğuştaki en tombul adama geçmiş olsun demeye, halbuki orada açlıktan titreyen insanları görmüyorsunuz.Çok mu iyiydiler? Bizimle konuşurken soluk soluğa kalmıyorlar mıydı?Oturmalarını söylediğimiz hâlde ayakta durmaya çalışıyorlardı fakat sonunda oturmak zorunda kalmıyorlar mıydı? Bu insanların hepsi yorgun, çökkün değil miydi? Niçin bu hakikati söylemiyorsunuz? Niye hâlâ biz aslında bir açlık grevi var iken var mı yok mu diye tartışıyoruz da bunun arkasındaki sebebi tartışmıyoruz? “Sebeplerin hepsinin haklı olduğunu” onlara söylediniz. Burada da gelin söyleyin “haklıdır” hepsinin yüzüne karşı…

 

MURATYILDIRIM (Çorum) – Nerede söyledim?

 

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) – “Evet bu talepler doğrudur. Bunlara karşı çıkılamaz.”dediniz, kulağımla duydum. Niye sizin söylediğinize inanacağız da benimsöylediğime inanmayacağız? Mahmut Bey burada o da söylesin. Ayhan Bey yanınızda o da söyledi. Bütün bunları söyledik. Şimdi, o yüzden, biz kendidavranışlarımızla hayatla ölüm arasındaki çizgide duran insanları ölüme doğru itmeyelim. Onları iradelerinin sahiciliğini ispat için ölümü göze almaya teşviketmeyelim. Hayatın elinden tutalım.

 

O yüzden de bu taleplerin -madem ki dediğiniz gibi gerçektir, hakikidir, doğrudur- yerine getirilmesi için Cezaevi Komisyonu olarak niçin devreye girmiyorsunuz? Niçin 30 kere talep ettiğim hâldeİmralı Cezaevine tetkike gitmiyoruz, orası bizim yetki alanımızın dışında mı? Bizim gücümüz sahasında olmayan herhangi bir cezaevi mi var Türkiye’de? Niye gitmiyoruz oraya bakmıyoruz?Niçin, niçin denilenleri yerinde tetkik etmiyoruz? Niçin Meclis araya girmiyor, niçin Meclis Türkiye’nin kaderine hâkim olmuyor da iki tane uzmanın sözüyle hareket ediyor, çok rica ediyorum, size hiç yakıştıramadım bu davranışı. Hiç yakıştıramadım.