Kürkçü, İşçi Ölümleri İçin Meclis Araştırması İstedi

Ertuğrul Kürkçü, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporundan yola çıkarak yaşanan işçi ölümleri ile ilgili Meclis Araştırılması açılmasını istedi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

 

Son zamanlarda yaşanan işçi ölümlerinin nedenlerinin araştırılması ve engellenmesi amacıyla gerekli önlemlerin alınması için Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

Ertuğrul KÜRKCÜ

Mersin Milletvekili

 

GEREKÇE:

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre, Ocak ayında 62, şubat ayında 42  mart ayında 59 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Güvencesiz çalışma nedeniyle, tersanelerde 147. işçi ölümü gerçekleşti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıkladığı veriler dikkate alındığında 2002-2011 arasında iş kazalarında ölen işçilerin sayısı toplam 10.297.

İşçi ölümlerinin altında yatan neden, sağlıklı ve güvenli çalışmanın bir “maliyet” olarak görülmesidir. Sermaye bu yüzden “işçi sağlığı” yerine “iş sağlığı” kavramını kullanıyor. Yani işçilerin değil işin sağlığı, işletmenin verimliliği ön planda tutuluyor. AKP iktidarı da işçilerin can güvenliğini sağlayacak düzenleme ve denetimleri yerine getireceğine; küresel rekabeti yani işletmelerin kârlılığını gerekçe göstererek emekçileri koruyan mevcut düzenlemeleri dahi ortadan kaldırıyor ve denetim görevini gerektiği gibi yerine getirmiyor.  Siyasal iktidar işçi ölümlerini “kader”, “vadeleri dolmuş”, “ölüm bu işin doğasında” diye değerlendiriyor. Oysa tüm iş kazaları ve meslek hastalıkları önlenebilir.

Her köşe başında, inşaat çadırında, baraj gölünde, maden ocağında, tersanede, çağrı merkezinde, hastanede, plaza ofisinde, dershanede kendilerini bekleyen cinayetlere karşı önlem alınmasını bekleyen işçiler için en önemli mesele son yıllarda yaygın bir uygulama haline gelen taşeronlaştırma, güvencesiz çalıştırma, iş güvenliğinin yeterince alınmaması ve sendikasızlaştırma operasyonlarıdır.

Yaygın ve ölümcül sorunların kaynağı, küresel kapitalist sistemin üretim süreçlerinde esnek ve güvencesiz istihdam ve çalışma biçimlerinin başat hale gelmesidir. Daha fazla kar için, daha uzun çalışma saatleri ve daha düşük işçi maliyetleri insanların insanca yaşam koşullarının göz ardı edilmesidir.

Düşük ücretler, 13-14 saate varan uzun çalışma koşulları, sosyal güvenlikten yoksun olma, sağlıksız ve güvenli olmayan çalışma ortamı 10 milyonun üzerinde çalışanı çepeçevre sarmış durumdadır. Ülkenin üretken emeği, rekabette avantaj sağlanması ve hızlı birikim yaratılması politikalarına kurban edilmektedir.

İnsan hayatı sadece istatistik değildir, insan hayatından değerli herhangi bir şey yoktur. Elbette işçilerin sağlığının korunması görevi işverenlere aittir, ama bu konuda düzenleme ve denetim yapma, ceza uygulama, gerektiğinde işyerini kapatma yükümlülüğü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‘na aittir. Bakanlık bu konudaki görevlerini yerine getirmeyip, bu alanda her türlü görevi üstlenmeye hazır sendikaları ve meslek odalarını saf dışı etmenin peşinde.

Türkiye’nin büyüyen sektörleri olan sırasıyla inşaat, maden, enerji ve hizmet sektörü en fazla can kaybının da yaşandığı sektörler. Yaralanmalara baktığımızda da yine inşaat, tekstil, hizmet, gıda, metal, maden, gemi inşa ve enerji sektörlerini görüyoruz. Bir yandan teşvik kapsamına alınan sanayilerin yine bu sektörlerde yoğunlaştığı da açık. Hükümetin teşvik verdiği bölge ve sektörlerde üretimin artması beklenen bir durum. Ancak bu sürecin daha fazla iş kazalarına yol açmaması için var olan tüzük ve yönetmeliklerin harfi harfine uygulanması ve daha önce gerçekleşen iş cinayetleri için açılmış davaların da hızla daha fazla mağduriyet yaratmayacak şekilde sonuçlanması gerekiyor. İş kazaları ve meslek hastalıklarında yakınını yitirenler merhamet değil, adalet istiyor.

Bu gerekçe ile son zamanlarda yaşanan işçi ölümlerinin nedenlerinin araştırılması ve engellenmesi amacıyla gerekli önlemlerin alınması için meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.