Elinde molotof tutanı kurşuna dizmek yerine provokasyondan vazgeçin !

Yapmanız gereken şey, molotof kokteylini elinde tutanı kurşuna dizme yetkisini polise vermek değil. Yapmanız gereken tek şey var, o da provokasyon yapmaktan vazgeçmenizdir. Provokasyonu Hükûmet ajanları yapmış ise eğer, bununla ilgili olarak dönüp sokaktaki genci cezalandırmaya, kurşuna dizmeye kalkışamazsınız.

molotof-atamadan-yakalandilar-3004073_525_oSayın Başkan, sevgili arkadaşlar; biliyorsunuz, biz bu yasanın tamamına karşıyız. Dolayısıyla, bu yasanın herhangi bir maddesinin tamamından ayrı düşünülmesine imkân yok. Bu açıdan da bu madde üzerinde de itirazımız sürüyor.

Şimdi, burada, belki üzerinde durmamız gereken bir başka husus [şu], “niçin Hükûmetin pozisyonu bir yıl içerisinde bu kadar radikal bir biçimde değişmiştir?” Çünkü, 21 Şubat 2014’te yasalaşan ve 6 Mart 2014’te Resmî Gazete’de yayınlanan en son “demokratikleşme paketi”nde, 91’inci madde itibarıyla -Türk Ceza Kanunu’nun- “yakalama ve gözaltı koruma tedbirleri, mahkeme ve hâkim kararına bağlı olarak suç işlediği şüphesini gösteren somut delillerden hareket edecek”. Arama için de aynı şey geçerli. Bu yasa gündemde tartışılırken bunun “çözüm sürecinin gerçekleşmesi”, çözüm sürecinin bir imkâna kavuşması bakımından çok gerekli ve esaslı bir tedbir olduğu gerekçesiyle savunulmuştu.

Şimdi, Sayın Davutoğlu, Başbakan, önceki gün iç güvenlik paketiyle ilgili olarak konuşurken çözüm sürecinin önünü açacak bir yasa tasarısı olarak bunu söylemiş aynı gerekçeyle. Ancak “çözüm sürecinin önünü açacak” olan bu yasa tasarısı 2014’teki yasanın olumlu olarak değiştirdiği “makul şüphe” tanımına bizi geri döndürüyor.

Şimdi, eğer her ikisiyle de çözüm sürecinin “önü açılıyor”sa burada bir saçmalık var demektir çünkü siz hem insanları, “makul şüphe” dediğiniz herhangi bir somut delile dayanmayan bir sebeple gözaltına alacak, tutuklayacak, üstünü arayacaksınız ve bunun ortadan kaldırılması çözüm sürecinin önünü açacak, sonra çözüm sürecinin önünü açmak için, bir yıl sonra, başladığınız yere geri döneceksiniz.

Şimdi bu, halkın zekâsıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin aklı fikriyle, demokratik normlarla alay etmek değilse başka hiçbir şey demek değildir.

Bunun gerekçesi olarak bize dayatılan şey, örneğin molotof kokteyliyle eylemde bulunmanın, Ateşli Silahlar Yasası’na tabi bir suç hâline getirilmesi. Gerekçesi de bir genç kadının bir otobüste molotofkokteyliyle yakılmasıyla irtibatlandırılarak Sayın Davutoğlu tarafından bütün gün anlatılıyor. Ancak hepimiz biliyoruz, artık sağır sultan duydu -en sağır sultan duymamış olabilir ancak sağır sultan bunu duydu- bu, MİT görevlisi kişiler tarafından girişilmiş bir provokasyondu.

Eğer siz böyle bir fiilin önüne geçmek istiyorsanız yapmanız gereken şey, molotofkokteylini elinde tutanı kurşuna dizme yetkisini polise vermek değil, yapmanız gereken tek şey var, o da provokasyon yapmaktan vazgeçmenizdir. Provokasyonu Hükûmet ajanları yapmış ise eğer, bununla ilgili olarak dönüp sokaktaki genci cezalandırmaya, kurşuna dizmeye kalkışamazsınız.

O nedenle, yol yakınken, hakikaten çözüm sürecinin önünü açmak istiyorsanız -hepimiz açıkça söylüyoruz- bu herhangi bir çözümün önünü tıkıyor. Demokratik olmayan bir çözüm, demokrasiyi geliştirmeyen bir çözüm, yurttaşların güvenlik ve esenliğini genişletmeyen bir çözümün demokratik olmayacağı -dolayısıyla, çözüm olmayacağı- açıkça ortada olduğu hâlde bize bunu sizin çözüm güvenceniz diye dayatıyorsunuz ve bu Meclis bu sebeple buna karşı direniyor.

Ben Hükûmet üyelerine burada sesleniyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine de sesleniyorum: Yol yakınken bu yasayı lütfen geri çekin. Eğer bu yasayı geri çeker ve hakikaten kamu güvenliği bakımından gerekli olan meseleleri açık yüreklilikle tartışma cesareti gösterebilirseniz Meclisin önü açılacaktır. Yoksa, size müjdem, bu yasayı 7 Nisandan önce çıkartmamayı size garanti ediyoruz.
İyi akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

(İç Güvenlik Paketi görüşmeleri)