TMSF Muhalif TV’lerin Malını Haraç Mezat Satılığa Çıkarabilir mi?

Kürkçü, Başbakanlığa verdiği soru önergesinde, TMSF’nin  muhalif televizyonların mal ve ekipmanlarının satışa çıkarılması sırasında yaptığı usulsüzlükleri sordu. Kürkçü aynı konu ile ilgili meclis araştırması açılması amacıyla TBMM Başkanlığı’na Meclis Araştırma Önergesi verdi.

İMC TV çalışanlarının kanal kapatıldığı gün çektiği fotoğraflardan biri.

SORU ÖNERGESİ:

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) internet sitesinden yayınladığı ilanlarda, aralarında Yumurcak TV, Jiyan TV, Azadi TV, İMC TV, TV 10’un da bulunduğu 34 televizyon, radyo ve basın yayın kuruluşunun mal ve varlıklarının 5 Eylül-6 Ekim 2017 tarihleri arasında ihale yoluyla satışa çıkarıldığını duyurmuştur.

İMC TV yetkililerinin basına yaptığı açıklamadan TMSF’nin satışa çıkardığı, kurumdan müsadere edilen ekipmanların JAN Prodüksiyon’dan sözleşmeyle kiralandığı anlaşılmaktadır. Satışa çıkarılan teknik malzemeninse kanalın abonesi olduğu Reuters haber ajansının malı olduğu bildirilmiştir. Bu durum OHAL ilanı sonrasında kanalı kapatmaya gelen yetkililerce tespit edilerek mühürleme tutanağına kaydedilmiş, kanaldan elde edilen tüm ekipman ve malzeme gerçek sahipleri tespit edilmek üzere yeddiemin sıfatıyla TRT’ye teslim edilmiştir. Ancak sürmekte olan uygulama sonucu söz konusu ekipman ve malzemeler gerçek sahipleri tespit edilmeden TMSF tarafından satışa çıkarılmıştır.

İMC TV Kanun Hükmünde Kararname ile değil Ulaştırma Bakanlığı komisyonu kararıyla kapatıldığından bu haksız ve mesnetsiz uygulamaya son verilmesi için OHAL komisyonuna da başvuramamaktadır. Bu konuda İMC TV yetkililerinin İdare mahkemesinde açmış olduğu dava halen devam etmektedir.

Kısacası Tasarruf mevduatı Sigorta Fonu başka bir kuruluşa ait olan malı İMC TV’ye aitmişçesine satmaktadır. TMSF’nin bu uygulaması sonuçlandığında satılacak malların geri alınması mümkün olmayacağından kurum ister istemez tazminat ödemek zorunda kalacak ve bu da “hazine”ye kazanç değil kayıp olarak kaydedilecektir.

Olağanüstü Hal uygulamalarının basın ve yayın özgürlüğü üzerinde oluşturduğu kısıtlamalar ve basın yayın kuruluşlarına yönelik baskılar yanında, bu kuruluşlara ait malların satışındaki ortaya çıkan ve başka basın yayın kuruluşlarının da zarar görmesine yol açan usulsüzlükler de basın yayın özgürlüğü üzerindeki baskıyı katmerleştirmektedir.

Bu gerekçeyle;

1. Yukarıda adı geçen basın-yayın kuruluşlarına ait malların satışına, halen sürmekte olan mahkeme kararları beklenmeksizin, neden başlanmıştır?

2. İMC TV’ye ait olmayan ekipmanın satışı konusunda TMSF tarafından yapılan usulsüzlük tespit edilmiş midir? Yayın kuruluşu kapatılırken tutulan tutanaklar incelenmiş midir? TRT’ye yeddiemin sıfatıyla teslim edilen ekipmanın gerçek sahiplerini tespit etmek amacıyla bir çalışma yürütülmüş müdür? Yürütüldüyse satışa sunulan ekipman ve malzeme mülkiyetinin kime ait olduğu neden anlaşılamamıştır? Yürütülmediyse bu ihmalin nedeni nedir ve sorumlusu kimlerdir?

3. OHAL’in verdiği yetkiye dayanarak kapatılan basın yayın kuruluşlarının mal ve varlıklarının satışları sırasında yukarıdaki örneğe benzer başka usulsüzlükler olduğu da basına yansımıştır. Başbakanlığınız TMSF’nin sorumlu olduğu iddia edilen bu usulsüzlükleri tespit etmek amacıyla bir “denetleme mekanizması” kurmuş mudur? Bu konuda Başbakanlığınıza kaç başvuru ulaşmıştır?

4. OHAL Komisyonuna başvurma yolları da kapalı olan bu kuruluşların haklarını arayacağı yargı mercii neresidir? Bu mağduriyetlerin hangi hukuksal yolla giderilmesi düşünülmektedir?

5. Basın yayın kuruluşu yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre TMSF tarafından ilan edilen listelerde mal ve ekipmanlara ait bedeller gerçek bedellerden çok düşük tutulmuş, marka değerleri ve lisans kaparoları gibi bedeller hesaplanmamıştır. Buna göre söz konusu mal ve ekipmanların değer tespitini hangi kurum yapmıştır? Ekipmanların düşük değer ile satışa sunulmasının sebebi nedir?

6. Tasarruf mevduatı Sigorta Fonu’nun yargısal süreç tamamlandığında tazminat yükümlülüğü dolayısıyla “hazine”yi zarara uğratacağının açık olması ve bu zararın da sonuçta vatandaşların vergileriyle ödeneceği düşünüldüğünde bu zararın önünün alınması amacıyla bir planlama yapılmakta mıdır? Yapılmakta ise içeriği nedir? Böyle bir planlama yoksa neden?

 

ARAŞTIRMA ÖNERGESİ:

 

Olağanüstü hal sonrasında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ile  “milli güvenliği tehdit eden yapı, oluşum ve gruplar ile terör örgütlerine aidiyeti belirlenen kanallar” ifadesi gerekçe gösterilerek birçok televizyon radyo ve basın yayın kuruluşunun yayını Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından durdurulmuş daha sonra kapatılan bu kuruluşların mal ve varlıkları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmiştir.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) internet sitesinden yayınladığı ilanlarda, aralarında Yumurcak TV, Jiyan TV, Azadi TV, İMC TV, TV 10’un da bulunduğu 34 televizyon, radyo ve basın yayın kuruluşunun mal ve varlıklarının 5 Eylül-6 Ekim 2017 tarihleri arasında ihale yoluyla satışa çıkarıldığını duyurmuştur.

İMC TV yetkililerinin basına yaptığı açıklamadan TMSF’nin satışa çıkardığı, kurumdan müsadere edilen ekipmanların JAN Prodüksiyon’dan sözleşmeyle kiralandığı anlaşılmaktadır. Satışa çıkarılan teknik malzemeninse kanalın abonesi olduğu Reuters haber ajansının malı olduğu bildirilmiştir. Bu durum OHAL ilanı sonrasında kanalı kapatmaya gelen yetkililerce tespit edilerek mühürleme tutanağına kaydedilmiş, kanaldan elde edilen tüm ekipman ve malzeme gerçek sahipleri tespit edilmek üzere yeddiemin sıfatıyla TRT’ye teslim edilmiştir. Ancak sürmekte olan uygulama sonucu söz konusu ekipman ve malzemeler gerçek sahipleri tespit edilmeden TMSF tarafından satışa çıkarılmıştır.

İMC TV Kanun Hükmünde Kararname ile değil Ulaştırma Bakanlığı komisyonu kararıyla kapatıldığından bu haksız ve mesnetsiz uygulamaya son verilmesi için OHAL komisyonuna da başvuramamaktadır. Bu konuda İMC TV yetkililerinin İdare mahkemesinde açmış olduğu dava halen devam etmektedir.

Kısacası Tasarruf mevduatı Sigorta Fonu başka bir kuruluşa ait olan malı İMC TV’ye aitmişçesine satmaktadır. TMSF’nin bu uygulaması sonuçlandığında satılacak malların geri alınması mümkün olmayacağından kurum ister istemez tazminat ödemek zorunda kalacak ve bu da “hazine”ye kazanç değil kayıp olarak kaydedilecektir.

Sözkonusu basın yayın kuruluşlarının kapatılma kararı, halkın haber alma, bilgilenme ve serbest kamusal tartışma üzerinden bireysel kanaatini oluşturma hakkının askıya alınmasına, diğer yandan hükümet karşıtı muhalefetin, Kürt halkının ve Alevi toplumunun sesini kısmaya dönük bir karar olarak tarihe geçecektir. Halkların ve inançların, kimliklerin, kültürlerin sorunlarını ve taleplerini, yansıtan bir yayıncılık anlayışı ile hükümet ve saray siyasetine muhalefet eden bir habercilik ve programcılık yaklaşımının sesinin kısılması, OHAL rejiminin HDP milletvekillerine, yerel yönetimlere, demokratik muhalefet alanına, muhalif kurum ve kuruluşlara yönelik baskının devamı niteliğinde olup, daha büyük bastırma operasyonları öncesinde halkın haber alma ve muhalif kesimlerin sesini duyurma yollarının kesilmesi anlamına gelmektedir.

Olağanüstü hal uygulamalarının basın üzerinde yarattığı kısıtlama ve baskının yanında bir de bu kuruluşlara ait malların satışındaki usulsüzlükler basın yayın özgürlüğünün üzerindeki baskıyı katmerleştirmektedir.

Tasarruf mevduatı Sigorta Fonu’nun yargısal süreç tamamlandığında tazminat yükümlülüğü dolayısıyla “hazine”yi zarara uğratacağı açık olması ve bu bedelin de vatandaşlar tarafından ödeneceği düşünüldüğünde bu uygulamanın tüm boyutlarıyla açığa çıkarılarak TBMM tarafından araştırılması amacıyla bir meclis araştırması açılması gerekmektedir.