Türkiye, Esad Karşıtı “Yeni Sünni Ordu”nun Cephe Gerisi mi Oluyor?

Kürkçü, Başbakanlığa verdiği soru önergesinde İstanbul’da toplanan “Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu”nun “ulusal ordu” kurma kararını ve bunun Türkiye’nin Suriye ile ilgili yürüttüğü uluslararası siyasette yaratacağı sorunları sordu.

“Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu”nun 13 Aralık 2017’de İstanbul’da toplandığı görsel ve yazılı basında yer alan haberlerden anlaşılmaktadır. Haberlere göre 50’si Arap 5’i Türkmen aşiretlerin bir araya geldiği kurultayda, “Safların birleştirilmesi, PYD/PKK ile mücadele, Beşşar Esad rejimi ve destekçilerinin yıkılması” konuşulmuş; temsilciler adına açıklama yapan Yüksek Kurul başkanı Rafi Ukla Raco da, kongrenin önemli kararlarından birinin “Ulusal Ordu” kurulması olduğunu söylemiştir.

İstanbul’da bir araya gelen aşiret ve kabile reisleri, Suriye’deki gelişmeler karşısında birlikte hareket etme kararı almışlar, kurultay sonunda bir genel sekreterlik oluşturulmuştur. “Kurul”un alınan kararların hayata geçirilmesi amacıyla, 25 Aralık’ta Samandağ’da toplanacağı ve hukuki, siyasi ve askeri heyetlerin faaliyet göstereceği bir yürütme ofisi oluşturacağı deklare edilmiştir.

2017 başında Şanlıurfa’da kurulan Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu, o toplantıda  “El Cezire ve Fırat aşiretleri ordusu” kurulması kararını aldıklarını ve “Hep birlikte çabalarımızı Esed-Rus-İran ve Hizbullah ile DEAŞ ve PYD işgalini bitirmek için birleştirelim” görüşünde birleştiklerini duyurmuşlardı.

Bir yandan Türkiye’nin de katıldığı Astana toplantılarında ve Cenevre’de Suriye krizine siyasi çözüm aranırken, Suriyeli kimi Arap toplulukların Türkiye’nin himayesi altında peş peşe üç toplantıyla “ulusal ordu” kurma kararı almaları, IŞİD/DAİŞ terör örgütünün saf dışı edilmesi sonrası Suriye’de ortaya çıkan güç boşluğunun rejim karşıtı, Sünni aşiretlerce doldurulmasına yönelik bir hamle anlamını taşımaktadır.

Basında yer alan haberlerde İstanbul’da bir araya gelen aşiret reislerinin geçen altı yıl içinde IŞİD/DAİŞ ile herhangi bir sorun yaşamadıkları, hatta militan devşirmesine olanak sağladıkları iddia edilmektedir.

 Bu gerekçeyle;

1. Söz konusu toplantının yapılabilmesi için hükümetinizden izin alınmış mıdır? Alınmışsa bu izin için başvuruyu kim, hangi kurum adına yapmıştır? İzin veren kurum hangisidir?

2. Türkiye’nin himayesinde yapıldığı iddia edilen bu toplantının içeriği konusunda hükümetiniz bilgilendirilmiş midir? Bu toplantı sonucunda “ulusal ordu” kurulacağı bilginiz dahilinde midir?

3. Kurulacak olan “ulusal ordu” konusunda hükümetinizin yaklaşımı nedir? Bu ordunun eğitilmesi ve donatılması konusunda hükümetinize bir talep iletilmiş midir?

4. Türkiye devletinin bir yandan uluslararası düzeyde Suriye’de siyasi çözüm görüşmelerine katılırken diğer yandan amacı “Esad rejimini devirmek” olan bir ordunun kurulması kararı alan bu kurultaya izin vermesi görüşmelere katılan diğer ülke temsilcilerinin de bilgisi dahilinde midir? Uluslar arası heyetlere bu toplantının bilgisi verilmiş midir?

5. Dış politikada, Sünni aşiretlerin organize edilerek bir “ulusal ordu” kurması Suriye cephesinde yeni bir askeri ve siyasi krize sebep olacaktır. Bu krizin engellenmesi için hükümetinizin aldığı önlem nedir?

6. Uluslar arası kamuoyunda Türkiye’nin Suriye’de radikal İslamcı ve gerici güçleri desteklediği iddiaları devam etmektedir. İstanbul’da yapılan söz konusu kurultayın bu iddiaları güçlendireceği hükümetiniz tarafından dikkate alınmış mıdır? Buna karşı aldığınız önlemler nelerdir?

7. Suriye Demokratik Güçleri (SGD) ve Esad rejiminin Suriye’yi çok büyük bir oranda denetim altına aldığı düşünülürse, kurulacak yeni “ulusal ordu”nun savaşı yeniden canlandırması ve siyasi çözümü geciktirmesi ihtimali değerlendirilmekte midir?

8. Adı “Aşiretler ve Kabileler Yüksek Konseyi” olarak belirlenen bu oluşumun 3. Toplantısının, Hatay’ın Samandağ ilçesinde yapılması hangi amaçla kararlaştırılmıştır? Büyük çoğunlukla Nusayri inancına bağlı Arap yurttaşlarımızın yaşadığı Samandağ halkının, komşusu Suriye’nin Lazkiye kenti halkıyla dil, din, inanç ve akrabalık bağları yanı sıra, Suriye’deki savaş süresince, güven ve istikrarını muhafaza etmiş olmasına karşın, bu inanç ve kültüre meydan okuyan ve savaş amacı güden bir örgütün Samandağ’da toplanma kararının yurttaşlarımıza yönelik bir meydan okuma ve provokasyon olacağı değerlendirilmekte midir?

9. Hükümetiniz geçtiğimiz yıllarda Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 52 kişinin ölümüne neden olan bombalı provokasyon eylemi, hala tüm Hataylıların hafızasındaki tazeliğini korurken böyle bir toplantının Samandağ ilçesinde yapılması kararı yasal ve siyasi açıdan nasıl değerlendirmektedir?