Zor Zamanda Türkiye Yunanistan’ın Yanında Olmalı

Yunanistan halkı ve hükümeti Avrupa Birliği Komisyonunun, Avrupa Merkez Bankasının ve Uluslarası Para Fonu’nun (IMF) kıskacı altında bir boğaz sıkma operasyonuyla karşı karşıya 

Supporters of Alexis Tsipras, leader of Greece's Syriza left-wing main opposition party attend his pre-election speech at Omonia Square in Athens Thursday, Jan. 22, 2015. Prime Minister Antonis Samaras' New Democracy party has failed so far to overcome a gap in opinion polls with the anti-bailout Syriza party ahead of the Jan. 25 general election. (AP Photo/Lefteris Pitarakis)Her şeyden önce SYRIZA hükümetinin Yunanistan halkının ve emekçilerinin çıkarları doğrultusunda almış olduğu referandum kararını bütünüyle desteklediğimizi Halkların Demokratik Partisi Onursal Başkanı olarak ifade etmek istiyorum. SYRIZA hükümeti başından beri kendinden önceki kurulu düzen partilerinin oluşturmuş oldukları muazzam borç yığınıyla başa çıkmak için borcun ve krizin yükünü emekçilerin sırtından, bu krizi doğuran, yaratan mülk sahibi sınıflara taşımak için çok büyük çaba gösterdi. Seçim vaatlerinin gerisine düşme pahasına anlamlı bir ödeme planı için kreditörlerle, borç verenlerle bir anlaşma aradı ama öyle gözüküyor ki başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliğinin zengin ülkeleri ve Avrupa Birliği yönetimi Uluslararası Para Fonu, Avrupa Merkez Bankası yani Troyka dediğimiz bu üçlü her şeyden önce Avrupa’nın ve Yunanistan’ın çıkarını değil paranın peşinde olduklarını, paranın peşini kolladıklarını ortaya koyacak şekilde Yunanistan halkını açlığa ve son kuruşuna kadar her şeyini, bütün varlığını uluslararası mali sisteme devretmesi için baskı altına almayı tercih ettiler.

Buna karşı çok onurlu bir davranış gösterdiğini, Yunanistan hükümetinin, teslim etmek gerekir. İster SYRIZA hükümetinden yana olalım, ister SYRIZA hükümetini tasvip etmeyelim Türkiye’den baktığımızda gördüğümüz şey geçmişte onlarca kere Türkiye’nin boğazına sarılmış olan bu uluslararası güçler karşısında Yunanistan hükümetinin üstelik de kendisinin yaratmadığı, kendisinin üretmediği borçları ödemek için gırtlağına sarılanlara karşı onurlu bir isyanı başlattığını görebiliriz. O yüzden hem Troyka’nın sunduğu planı kabul etmemesini hem de bu plan hakkındaki son kararı Yunanistan halkının vermesi için yaptığı referandum çağrısını SYRIZA hükümetinin, kalben destekliyoruz.

Bu bize esasen SYRIZA’nın iş başına gelmeden önce ve iş başına geldikten sonra defaatle söylediği gibi bu meselenin bir Yunanistan meselesi değil, bir Avrupa meselesi olduğu gerçeğini bir kere daha ortaya koydu. Bu gün Avrupa Birliği kendi kuruluş ilkeleri ve ideallerinin tamamen dışında Avrupa halkları için bir dayanışma yapısı olarak değil tam tersine uluslararası mali sermayenin çıkarlarını Avrupa’nın halklarına ve bu arada Yunanistan halkına dayatmak için giriştiği bir mali operasyon bir esir etme operasyonuyla bizi karşı karşıya bıraktı. Oysa sorunun kaynağında Yunanistan’ın borçları değil, sorunun kaynağında Avrupa’nın hemen hemen bütün hükümetlerini kuşatmış olan bir borç yapısı var ve bu borç yapısı üzerine kurulmuş olan bir Avrupa’nın şimdi bu krizin sorumluluğunu Avrupa’nın yoksul ülkelerine Yunanistan’a, İspanya’ya aktarmak ve parayı kurtarmak için ülkeleri feda etmek hedefinin gerçekte Avrupa Birliği hedefinin kendisinin iflası olduğu sonucuna bizi vardırıyor.

Bütün bu nedenlerle Yunanistan hükümetinin iddialarının biz ciddiye alınması gerektiği kanısındayız. Yunanistan’ın borçlarını ödeyebilmesi için kendinden önceki PASOK ve  Nea Demokratia hükümetlerinin yapmış oldukları borçları ödeyebilmesi için onun gırtlağına sarılması değil,  daha çok iş, daha çok gelişme  ve kalkınma imkanı yaratacak şekilde borçların tasfiyesi gerekirdi ancak bunu yapmayarak SYRIZA hükümetini çökertmeye, onu teslim almaya karar vermiştir başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın büyük mali güçleri. Biz bu direnişin yanında yer alıyoruz ve SYRIZA ile omuz omuza olacağımızı söylemek istiyoruz. Ama bunun kadar önemli olanı bu temennilerin ötesinde maddi önlemlerdir. Biz Türkiye Cumhuriyeti hükümetini de Yunanistan’ın yanında yer almaya davet ediyoruz. Yunanistan’ın Haziran’ın 30’unda ödemesi gereken 1.6 milyar Euro borcun tamamını Türkiye üstelenebilir. Zor zamanda komşusuna yapılabilecek en büyük yardım budur. Bunun karşılığında Yunanistan halkının dostluğunu, Ege denizinin bir barış denizine dönme imkanını elde etmiş olacaktır. Hiçbir şey elde etmiş olmasa dahi Türkiye, bu davranışıyla, zor zamanda komşusunun yanında olan sahici komşu, gerçek komşu olma yeteneğini de ispatlamış olacaktır. Türkiye’nin 2013’de uluslar arası kurumlara yaptığı insani yardım tutarı 1.9 milyar Dolar civarındadır. Türkiye’nin kaynakları ve hazinesi bu desteği Yunanistan’a karşılıksız yapmaya kafidir. Kaldı ki vadesiz, sıfır faizli borç olarak da bu desteği Yunanistan’a sunabilir.

Manasız bir Suriye’ye yönelik savaş, sünni ekseni üzerinde Suriye’yi parçalama girişimlerine dökülen milyarları hesaba kattığımız zaman aslında barışçı bir amaç için ve dostluk için bu kadar bir kaynağı Türkiye bulabilir. Bu nedenle ben buradan Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerine ve Türkiye Cumhuriyeti Maliye’sini yönetenlere ve Türkiye’nin bütün kamuoyu ve kanaat önderlerine Yunanistan halkının yanına geçmeleri için açık bir çağrıda bulunmak istiyorum, partimizin değerlerinden yola çıkarak. Bunu yapmakla çok esaslı bir yeni durumu Akdeniz’de doğurmuş olacağız ve böylelikle Yunanistan’ın ebedi dostluğunu kazanmak için de çok anlamlı bir hamle yapmış olacağız. Halklarımız bunu ister, işçilerimiz bunu ister, emekçilerimiz, kadınlarımız, yoksullarımız bunu ister, barış isteyenler bunu ister. O nedenle ellerimizi kavuşturup Yunanistan’ın IMF karşısında düştüğü güç durumu izleyerek bundan keyif çıkartmak, bundan görevli olarak bakın bizim durumumuzun ne kadar iyi olduğuna bakarak sevinmek yerine, bu ham tutum yerine bambaşka bir şey yapmak pekala mümkündür.

Kaldı ki Türkiye’yi de bekleyen bir iktisadi ve mali kriz karşısında borç verenlerin Yunanistan’a olduğundan daha insaflı davranmayacaklarını, Türkiye gibi çok büyük dış borçlarla maliyesini çeviren bir ülkenin her zaman bu gibi durumlarda komşularına ve bu güçlükleri çeken ülkelere dostluk ve destek göstermesi çok önemlidir. Yunanistan bundan böyle 5 Temmuz’da Yunanistan Halkı Syriza’nın yanına geçtikten sonra eski durumunu çok büyük ihtimalle sürdürmeyecektir. Yeni ittifaklar, yeni ilişkiler arayacaktır. Bric ülkelerine doğru açılacaktır. Türkiye’nin de başından beri Avrupa Birliği’ne ve IMF’ye alternatif arayışları içerisinde bu ülkelerin önemli bir yer tuttuğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu ülkelerle Yunanistan’ın borçlarının ödenmesi bakımından pekala Türkiye aracı bir konum belirleyebilir. Sonuç olarak zor zamanda komşuya yardım bizim en eski geleneğimizdir. Yunanistan şu an Türkiye’ye dost, şu an Türkiye’nin bütün halklarına dost bir hükümete sahip iken bu dostluğu, komşuluğu göstermemek kabul edilemez. O yüzden Türkiye’nin bütün halkları adına hükümetten bu talepte de bulunuyoruz ve uluslar arası kuruluşlara da sesleniyoruz. Yunanistan’ı boğarak, Syriza’yı küçük düşürerek beş kuruş bile kazanamazsınız. Eninde sonunda Yunanistan’ın borçlarını ödemesi için üretmesi ve emekçilerine iş ve ekmek sağlaması gerekir.

Dünyanın, tıpkı 2.Dünya Savaşı sonunda Almanya’nın yardımına koştuğu gibi şimdi Almanya da dahil bütün Avrupa’nın Yunanistan’ın yardımına koşması ve aslında Avrupa’yı kurtarması gerekir. Yunanistan’ın batması ile birlikte hem Avro hem Avro bölgesi hem Avrupa Birliği son derece büyük bir çatlakla yüz yüze kalacaktır. O yüzden Yunanistan’ı boşuna diz çökertmeye çalışmak yerine bütün bunları görmeye de Türkiye’ye aday üye olarak sırada bekleten Avrupa Birliği merkezlerine Brüksel ve Strazbourg’a da buradan uyarılarımızı yapmak istiyoruz.(TBMM/Basın Açıklaması Metni)